Eski Sayılar İçin

20090118

Mai ve Siyah Bir “Birey”: Ahmet Cemil

Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah adlı yapıtı hakkında yazılan inceleme ve eleştiriler çoğunlukla, bu romanın dönemini, yani Servet-i Fünûn edebiyatını yansıttığı üzerinde yoğunlaşır (Tanpınar 279, Finn 151-153, Önder Göçgün 139-140, İsmail Çetişli 319). Bu değerlendirmeler, romandaki kişileri, edebiyat tartışmalarını ve Halit Ziya tarafından Servet-i Fünûn dönemine yapıldığı düşünülen referansları bir takım eşleştirmeler ya da karşıtlıkları göstererek açığa çıkarmak üzerine kurulmuştur. Bu eşleştirmelere göre romandaki şair Raci gelenekçi edebiyat taraftarı Muallim Naci’yi, Ahmet Cemil yeni edebiyat anlayışının önemli ismi Tevfik Fikret’i veya yazarın kendisini, Mir’at-i Şuûn gazetesi dönemin yayın hayatını, mai umut, başarı ve hayalleri, siyah umutsuzluk, başarısızlık ve hayal kırıklığını temsil eder. Bununla birlikte özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında romanın “milliliği” üzerinden yapılan tartışmalara da dikkat çekmek gerekir. Örneğin Cumhuriyet dönemi edebiyatının ve edebiyat eğitiminin önemli ismi İsmail Habib Sevük romanın başarısını kabul etmekle birlikte “yaşattığı şahsiyetler” açısından “milli” olmadığını söyler (Aktaran Koçak 97). Tanpınar’ın yorumları da bu düşünceye yaklaşır. Tanpınar Yahya Kemal kitabında Ahmet Cemil için şunları söyler:Bütünüyle bakılacak olursa zihnî çalışma, çağrılar, ümitler ve nihayet davranışlarıyla insanın kendisi belki zarurî şekilde yerli, fakat bizden uzaktırlar. Hepsinde iklim değiştirmiş bir ağaç hali bize ait çok esaslı bir şeyin yokluğundan gelen bir tad ve sıcaklık eksikliği vardı […] O kadar asil ve temiz, yetişme şekli ve fakirliği ile bizden olan Ahmet Cemil bile idealizasyonu ve küskünlüğü ile bizden ayrılır.” (Aktaran Koçak 117)Kuşkusuz Mai ve Siyah bu tip eşleştirme ve yorumlara açık bilgileri içerebilir, ancak yapılan bu eşleştirmelerle yapıtı salt bir “dönem romanı” olarak değerlendirmek ve kişisel ölçülerle romanın “milli” olup olmadığını belirlemek kısır bir eleştiri anlayışını da beraberinde getirmeyecek midir? Oysa Jale Parla’nın Don Kişot’tan Bugüne Roman adlı çalışmasında belirttiği gibi hiçbir metnin tüketici bir yorumu olamaz, ancak “metin aracılığı ile oluşan söylemler vardır” (180). Bu nedenle yukarıda belirtilen iki eleştiri tipi Mai ve Siyah romanını üzerine yapılacak değerlendirmeleri “tüketen yorumlar” olmuştur. Bu yazıda, Ahmet Cemil’in bir roman karakteri olarak nasıl konumlandırıldığı ve “birey” olarak nasıl yaratıldığı sorusu tartışılacaktır. Ian Watt “Gerçekçilik ve Romansal Biçim” adıyla Türkçe’ye çevrilen makalesinde “edebi gelenekçiliğe ilk kez ve her yönden karşı çıkan tür”ün roman olduğunu belirtmesi (16) Mai ve Siyah hakkında yapılan yukarıda belirtilen eleştiriler düşünüldüğünde daha da anlam kazanacaktır. Watt romanın başat ölçüsünü şöyle açıklamaktadır:Romanın başlıca ölçüsü bireysel yaşantı çerçevesinde düşünülen hakikatti ve söz konusu bireysel yaşantı her zaman benzersiz, dolayısıyla da yeniydi. Böylece roman, son yüzyıllarda orijinalliğe, yeniliğe o zamana kadar görülmemiş ölçüde önem veren bir kültürün en uygun edebi aracı haline geldi: Romanın novel diye adlandırılması bu yüzdendir. (16)Roman boyunca sürekli umut ve umutsuzluk arasında gidip gelen ve karşılaştığı olaylar karşısında “pasif” tavırlarıyla dikkat çeken Ahmet Cemil, aslında romanın kurgusunu ayakta tutan güçlü bir öğe ve “birey” olarak yapılandırılmıştır. Bu yapılandırılma, onun fiziksel ve psikolojik özellikleriyle birlikte eğitimi, ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkisi, Hüseyin Nazmi’yle arkadaşlığı, hayata bakışı, davranışları, şiirde yapacağı yeniliklerle tanınan bir şair olma arzusu, iş yaşamı, Lamia’ya duyduğu aşkı gibi bir takım nedensellik bağlarıyla oluşturulmuştur. Bu bağlamda Ahmet Cemil’in romanın olay örgüsü içerisinde yer alan bazı noktalarda düşündükleri, verdiği tepkiler ve yaptıklarına dikkat etmek, onun romanın ritmine ve romana yaptığı katkı ve etkilerin görülmesini sağlayacaktır. Böylelikle Halit Ziya, “bireyselliği” başarabilmiş Ahmet Cemil karakteriyle kurguladığı Mai ve Siyah romanıyla, Ian Watt’ın yukarıdaki alıntıda belirtilen “benzersiz ve dolayısıyla yeni” bireysel yaşantıyı Türk romanında gerçekleştirmiş olacaktır. Ahmet Cemil’in davranış ve düşünüş özelliklerine bazı örneklerle bakıldığında bu durum daha iyi anlaşılacaktır. Romanda anlatıcının Ahmet Cemil için “her karar verdiğini hemen icra etmek [uygulamak] isteyenlerdendi” (77) sözlerine karşılık Ahmet Cemil’in roman boyunca aldığı tüm kararları sonuçlandıramadığı ve başarıya ulaşamadığı görülecektir. Bu yönüyle Ahmet Cemil; düşünceleri, hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla romanın en önemli karakteri olmakla birlikte en “sorunlu” kişisidir de. Zaten onun bu “sorunlu” ve çözümlenmeye uygun kişiliği, Watt’ın da vurguladığı gibi yazarın onu “bireyleştirmeye […] verdiği önemin büyüklüğü”nü (25) göstermektedir. Başka bir deyişle Halit Ziya Ahmet Cemil’i bu “sorunlu” yapısı üzerinden bireyleştirmeye çalışmış olmalıdır. Roman karakterinin bu yapısı, özellikle, kurduğu hayallerin, tasarladığı işlerin, “şöhretli” bir gelece sahip olma arzusunun önemli veya önemsiz olaylarla birden bire “siyah” ümitsizliklere dönüştüğü sahnelerde açıkça görülmektedir. Bu sahneler şu örneklerle de somutlaştırılabilir: Hüseyin Nazmi ile büyük bir hevesle okuduğu kitapların pek çoğundan sıkılarak yarım bırakması hatta okumaya küsmesi (55), hayalini kurduğu yazarlık mesleğine ilk adım olarak gördüğü çeviriye başlarken duyduğu hazzın, yerini “iktidarını” yeterli bulamadığından dolayı sıkılmaya bırakması (78), kendisine şöhret kazandıracağını düşündüğü yeni eserini yazması ve edebiyat çevresine tanıtmasına karşılık, Lâmia’nın zengin bir subayla nişanlandığını duyması üzerine hayallerini inşa ettiği bu eseri de yakması (383) ve yıkılmış bir şekilde ülkenin uzak bir köşesine gitmesi (393-400). Romanda Ahmet Cemil, kendisiyle bir hesaplaşma içine girerek sürekli gel-gitler yaşar. Örneğin, Lamia’nın nişanlanmasını duymadan önce, kendisine sorduğu “Ya Lâmia?.. Ya eseri?..” (295) sorusunu Lâmia diye yanıtlayacak (296), onun sevgisini kazanmak için yine matbaaya sahip olmak, çok çalışmak hayallerine kapılacaktır. Fakat kız kardeşinin ölümü ve matbaadan ayrılması bu hayalleri yine boşa çıkaracaktır. Çoğaltılabilecek bu örneklerden de anlaşılacağı gibi romanda sürekli olarak tekrarlanan bir motifle, alınan kararlardan bazı engellerle karşılaşıldığında vazgeçiş vardır. Orhan Koçak “Kaptırılmış İdeal: Mai ve Siyah Üzerine Psikanalitik Bir Deneme” adlı yazısında bu vazgeçişin romanda ruhsal bir ikilik ortaya çıkardığını söyler (112) ve Ahmet Cemil’in ideallerden vazgeçiş nöbetlerinin sonunda suçluluk duygusuna kapıldığına dikkat çeker. Koçak’a göre bu durumda Ahmet Cemil için “[y]a ideal vardır, ya suçluluk” (113). Arsev Ayşen Arslanoğlu da “Halit Ziya Uşaklıgil’in Romanlarında Aşk ve Nesne İlişkileri” adlı yayımlanmamış yüksek lisans tezinde, Ahmet Cemil’i bir Servet-i Fünûn sanatçısı değil, “nesne ilişkileri” sorunlu olan (23) ve “yaşamının tüm hedefinin ileride olmak istediği şeye, gelecekteki Ahmet Cemil’e odaklanmış olması” yönüyle “narsist kişilik özellikleri” (24) taşıyan bir roman karakteri olarak değerlendirmiştir. Arslanoğlu’nun bu çalışması da Ahmet Cemil’in kendisinden önceki romanlarda görülmeyen bir “birey” olarak bu romanda yer aldığını göstermektedir.Sonuç olarak, Uşaklıgil’in birçok olayla karşı karşıya getirerek bu olaylar içerisinde davranışı ve düşünüş tarzıyla oluşturduğu bir roman karakterini, sadece dönemini yansıtan bir kişi olarak tanımlamak metni çözümleyici diğer eleştiri yöntemlerinden uzaklaşmayı da birlikte getirecektir. Ayrıca yazarın roman kişilerini belli bir zaman ve mekân arka-planı içine yerleştirmesinin onlara bireylik kazandırma çabasından ileri gelebileceği de (Watt 31) unutulmamalıdır.

Kaynaklar:

Arslanoğlu, Arsev Ayşen. “Halit Ziya Uşaklıgil’in Romanlarında Aşk ve Nesne İlişkileri”. Yayımlan-mamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Bilkent Üniversitesi, 2002.


Çetişli, İsmail. “Bir Neslin veya Bir Şairin Romanı: Mâi ve Siyah. Türk Yurdu 153-154 (Temmuz 2000): 318-333.


Finn, Robert P. Türk Romanı (İlk Dönem 1872-1900). İstanbul: Bilgi Yayınevi, 1984.


Göçgün, Önder. “Halit Ziya Uşaklıgil’in, Mai ve Siyah Romanının Tipolojik Tasnif Açısından Değerlendirilmesi” Türk Dili 529 (Ocak 1996): 134-154.Koçak,


Orhan. “Kaptırılmış İdeal: Mai ve Siyah Üzerine Psikanalitik Bir Deneme”. Toplum ve Bilim 70 (Güz 1996): 94-150.


Parla, Jale. Don Kişot’tan Bugüne Roman. İstanbul: İletişim Yayınları, 2003.


Tanpınar, Ahmet Hamdi. “Halit Ziya Uşaklıgil”. Edebiyat Üzerine Makaleler. İstanbul: Dergâh Yayınları, 1995. 279-281.


Uşaklıgil, Halit Ziya. Mai ve Siyah. haz. Enfel Doğan. İstanbul: Özgür Yayınları, 2003.


Watt, Ian. “Gerçekçilik ve Romansal Biçim”. Roman ve Gerçek Etkisi. çev. Mehmet Sert. İstanbul: Donkişot Yayınları, 2002: 7-55.


Emine Tuğcu

Hiç yorum yok:

Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html

6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?

Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net

iletişim için

her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net