Eski Sayılar İçin

20081204

Saçmalar

-Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı olric?-Oklarımız bitene kadar efendimiz.
&
-Olric sana bir konuda danışmak istiyorum.
-Elbette efendimiz, ben ne için varım...
-Şimdi olric, insanlar neden özel hayatlarından enstanteneler paylaşmakta bu denli cömert oluyorlar... Özel hayat ne demek ki? Al sen bunu herkesle paylaş, ya da herkesle paylaşma herkesin gözü önünde paylaş... Nerde bunun özelliği Olric??
-Efendimiz, onlar da büyüyecekler, olgunlaşacaklar zamanla... Sonra da...
-Zaman geçtikçe olgunlaşan tek şey meyvelerdir Olric...
-Dinlemiyorsunuz ki ama...
-Evet dinlemiyorum.
-Siz bilirsiniz.
-Tamam tamam anlat hadi.
-Anlatmam.
-Olric, dinliyorum dedim !
-Her neyse, zamanla diyorum evet... Büyüyecekler, özel ne demek yaşayacaklar. Ben onu sevdiydim de o beni terk ettiydi de oysa ben ona çok değer verdiydim de lakırtılarını bir kenara bırakacaklar...
-Nasıl bu kadar eminsin olric?
-Siz de yaşamadınız mı efendimiz?
-Yaşadım ama bununla bir ilgisi yoktu, hatta çok farklıydı. Kaldı ki kimseye bir şey anlatma gereği duymadım.
-O sizsiniz işte. insan acı çekince sapıtır, ne yapacağını bilemez...
-Evet, acıyorum zaten o insanlara Olric, umumi ile özel farkını bilmeyenlere... Acıyorum...-Acıyın efendimiz, lakin hastalıklı bir acıma olmasın bu... Acı çekene acınır mıymış o da ilginç elbette...
-Anlamıyorlar Olric, acı tek kişiliktir, paylaşırsa azalır anlamı kalmaz... Sen de anlamıyorsun Olric... Sen acı ne nerden bilirsin ki hem...
&
-Gidelim buralardan olric...
-Dayanamıyor musunuz efendimiz...
-Bilmem ki, dayanmaya çalışıyorum dimağıma dertleri dayattırdıkları müddetçe... Ama bir yerlerde bir şeyler eksik, bir şeyler yarım... Hadi gidip bir sahil kasabasına içelim Olric...
-İçelim efendimiz... Vuralım gecenin dibine... Balık olalım rakı şişesinde...
-Buhranlar geçirmekteyim...
-Geçirelim efendimiz geçtiği yere kadar...
&
-Kuyruk acısı nedir Olric?
-Bilmiyor musunuz sahiden?
-Biliyorum, elbette biliyorum... Yüksek sesle ve senden duymak istiyorum... Bağır Olric, duysunlar...
-Ayıp olur efendimiz...
-Ünlü atasözümüzü söyletme şimdi, ne ayıbı...
-Efendimiz, hiç boşuna yazmayın bile, kuyruk acısı kimde olur biliyoruz...
-Biliyoruz Olric, haklısın...
-Elbette haklıyım...
-Sus olric...
-Peki efendimiz...
&
-Olric, bana edilgen bir kelime söyler misin?
-Emin misiniz?
-Evet Olric. Hem de en yakıcı olanını söyle!
-Silinmek efendimiz. Yeterince edilgen mi?
-Fazlasıyla edilgen...
&
-Beni bu şekilde cezalandırmamalıydı Olric... Konuşmalıydı benimle...
-Vakti yokmuş efendimiz, söyledi ya...
-Yetmez Olric, söylemesi yetmez, susması da yetmez, bu şekilde gidilmez, gitmenin de bir adabı olur, susmanın da... Bu susmak değil Olric, bu gitmek değil, bu silmek değil...
-Efendimiz, düşünmemeye çalışsanız... Gitti işte, konuşmayacak da... O hep böyleydi, bilmiyor muydunuz bunu? En başından ben buyum demişti size... Ben duvarım demişti...
-Hayır Olric, bana gitmeyeceğini söyledi. Susmayı karşısındakinin suskuyu kabul derecesine göre yönlendireceğini söyledi. Lanet olsun Olric... Bir korkak gibi gitti, aptal bir suskuya hapsetti kendini...
-Sizi de edilgen bir yapıya değil mi...
-Sus Olric, sus söyleme öyle... Sus...
&
-Olric duyuyor musun?
-Duymaz olaydım...
-Olric yağmur yağdı dokundun mu damlalara?
-Siz dokundunuz ya efendimiz, bana ne gerek...
&
-Dün yağmur yağdı Olric... Bugün de yağdı...
-Vakit geldi o zaman efendimiz?
-Geldi Olric geldi, ama ölemiyorum hala...
-Ölmek fiziksel bir eylem midir Olric?
-Hayır efendimiz... Tamamen psikolojiktir. Sevmek gibi, aldanış gibi, var oluş gibi, yok oluş gibi...
-Anladım Olric, tamam yeter bu kadar. ....
-Olric?
-Efendimiz?-Ben şimdi n'apıcam...
&
-Birkaç gün kalmış, bir sene ne çabuk geçmiş Olric... Neler yitirmiş, neler kazanmışız bir yılda...
-Evet efendimiz, haklısınız... Ama bakın her şeye rağmen burdasınız... Her şeye rağmen, dimdik ayakta...
-Ayaktayım ayakta olmasına da, yer ile yeksanım aslında... Sanki... Yani emin bile değilim nerde olduğumdan nerde durduğumdan durmam gereken noktadan emin bile değilim anlıyor musun Olric? Anlıyor musun, duyuyor musun ayak seslerini eylülün... Korkumu anlıyor musun? Korkuyor musun sen de benim gibi...
-...
-Sen neden susuyorsun ki Olric? Senin susmana gerekçe ne? Herkes gibi, biz de susalım mı yani? Sen susarsan, beni duyan tek varlık da sus ben ne yaparım Olric...
-...
-Bırak bunları diyorlar, eylülmüş kırık kanatlarmış geç bunları diyorlar... Neden anlamıyorlar Olric bir düşmenin bedendeki binlerce yankısından bahsettiğimi? Neden anlamıyorlar? Tutundukları için mi, tutunacak bir şey bulabildikleri için mi? Düşmedikleri için mi ya da? Her günün ardında bir ümitleri oldukları için mi? Geçecek diyorlar hep, geçmedi bak... Geçmek bilmedi... Bir sene geçti ama geçen sadece bir sene oldu... Ne değişti? Eylül aynı eylül, hüzün aynı hüzün... Düşenlerin hala kanatları kırık...
-Efendimiz, düşündüğüm için susuyordum. Birkaç güne kalmaz unutursunuz siz bu dediklerinizi... Hatırlatayım mı o zaman?
-Hayır Olric, mümkünse hatırlatma...
-Bu gidişatınız beni korkutuyor...
-Kork Olric kork... Korkalım... Suçluyuz biz... Beteriz biz... Küstahız biz... Korkağız biz... Kork Olric kork... Biz ancak korkmayı hak ediyoruz... Eylülü hak etmiyoruz... Hüznü hak etmiyoruz... Düşmeyi bile hak etmiyoruz... Çok üzülüyorum Olric... ...
-Beter olun efendimiz!
&
-Özgürlüğünüz nerde? Esir gibisiniz...
-Özgürlüğümü aldılar elimden Olric... Lanet olsun ki aldılar!
-Eylül geldi ya ondandır...
-Olric?
-Efendimiz?
-Ben şimdi n'apıcam?...
&
-Olric ne diyorlar?
-Anlamadım ki efendimiz...
-Olric niçin hiçbir şeyi anlamıyorsunuz?
-Bozuluyorum ama efendimiz...
-Bozul Olric, bozul... Saatim de bozuldu zaten... Hayatı eksik yaşıyorum bu yüzden. Evet sadece bu yüzden. Yoksa saatim bozuk olmasa her yere vaktinde yetişeceğim, her şeyi zamanında ve eksiksiz yaşayacağım.
-Efendimiz sorunun saatinizde olmadığını söylememe lüzum var mı?
-Ne demek istiyorsun Olric?
-Zaman bozuk efendimiz, sorun sizde değil...
-Ha tamam o zaman... Ben de sanmıştım ki...
-Hiç size laf eder miyim efendimiz?
-Öyle sandığımı nerden anladın olric?
-Efendimiz...Ben...
-Kaybol olric! hemen!
&
-Olric? orda mısın? Kızgınsın bana değil mi? Ne zamandır konuşmuyorum seninle... Ama sen de benimle konuşmuyordun ki Olric... Şimdi bütün suçu, bütün vefasızlığı benim omzuma yükleyip kaçmayacaksın değil mi? Hadi, bi şeyler söyle Olric...
-Noldu?
-Ne demek noldu olric? Tüm söyleyeceğin bu mu? Onca şeye rağmen, araya giren onca zamana rağmen tüm söyleyeceğin basit bir "noldu" mu tanrı aşkına?
-Efendimiz, nolduğunu anlatacak mısın? Yoksa geri susayım mı? Bir şey olmuş ki gelmişsiniz... Yoksa neden hatırlayasınız beni.
-Kavga ettik!
-İyi olmuş efendimiz.
-Ne demek iyi olmuş Olric? Görmeyeli ne kadar değişmişsin sen... Kavga ettik diyorum, kalbimi kırdı, boğazımda bi yumruk hissettim, duyamadım sesini, konuşamadım onunla...Sessiz kalmaya çalıştım, sakin olmaya çalıştım... Sonra o da kırıldı... Ortaya paramparça bir şeyler döküldü, neyin kırıldığını anlayamadım henüz...
-Müstahak size. Beter olun.
-Olric... Lanet olsun sana. Elimde değil anlamıyor musun?
-Anlıyorum, elinizde olsa yanınızda olmazdı ki... Niye gönderemiyosunuz sanki onu... Her şey çok basit aslında. Bir şeyleri zorlaştırmaktan vazgeçin. Bu kadar çok düşünmek de bünyenize zarar verecek. Alışkın değilsiniz.
-Bu sözlerin beni düşündürüyor Olric...
-Düşünmek sizin haddiniz değil efendimiz, düşünmeyiniz...
-Ama ünlü filozof Descar...
-O Descartes efendimiz, siz filozof değilsiniz. O düşündükçe var olabilir, sizse ancak yok olursunuz.
-Sen bana inancını yitirmişsin olric... Benim neler yapabileceğimi bilmiyor gibi konuşuyorsun.
-Sizin kendinize inancınız kaldı mı ki efendimiz?
-Olric... Defol. Nerden geldiysen oraya geri git.
.... ... .. .
-Olric? Heyyy... Elimde değil, anlamıyor musun? Elimde değil...
Ayşe Şahin, Sosyal Hizmetler
[ fotoğraf, fotokritik.com'dan alınmıştır. ]
Gönderen altı numara içerik zaman: 19:15
Etiketler: ,

Hiç yorum yok:

Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html

6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?

Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net

iletişim için

her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net