“Demedim dilimin ucuna gelen her ne ise… ” İ. Özel
Öylece susup kaldık. Zehir zıkkım bir suskunluk… Lanet olsun bugün Salı! Diyecek o kadar çok şeyim var ki… Dudaklarımda geçmiş zamandan kalma kuru kan tadı… Göz göze gelmemek için elimdeki kalemin sırtında geziniyor terli parmaklarımın tedirginliği. Alnıma dökülen saçlarımın ardına gizliyorum bakışlarımı, aklımdan geçenler gözlerimden yol olur gider diye korkuyorum… Herkes nereye gitti teker teker? Bu sancılı sessizlik insanda sürekli saate bakma isteği uyandırıyor. Bir o bakıyor saate, bir ben… Göz ucuyla dayanamayıp bakıyorum; ara sıra etrafa bakıyor, saate bakmadan önce de bana… Lanet olsun bugün Salı! Şu sessizliği delip geçmeyi bir becerebilsek… Diyecek o kadar çok şeyim var ki…
Sessizliğin içinde asi ve mavi çığlık çığlığa koptu birden. Masada titreyen telefona baktık. Kılını bile kıpırdatmadı. Onca düşüncenin içinde bir de merak kemirmeye başladı beynimi. Arayan kimdi bilmiyorum ama o ısrarla susturmuyordu. Diyeceklerim giderek çoğalmaya başlıyor ve lanet olsun bugün Salı!
Yükselmeye başladı ney sesi… Biri piyanoya değil de yüreğime değdiriyor kanlı parmaklarını. Sanki önce suların arasından geçti ritimler sonra kemanın tellerinden aktı serince, titreyen masamıza. Bu isim ne kadar çok yakışmış bu şarkıya; Asi ve Mavi… Ve bugün Salı… “ Bugün kederliyim./Beterim bugün./Sesime ses değse çığlık oluyor/Üşüyor toprak/Taşlar üşüyor/Yumma gözlerini…” …Kesildi çığlık.
Birimiz bir şey söylemeliydik. Beynimde çığlık çığlığa bir melodi... “…üşüyor yaprak/dallar üşüyor/içimde kış gibi bir mevsim üşüyor…”. Telefonu neden açmadı acaba? Lanet olsun bugün Salı ve ben diyeceklerimi birbirine karıştırdım.
“…oysa ben senden neler neler isterdim/senli sevdalarda doğmak isterdim/sabahlar isterdim asi ve mavi/büyüsün isterdim ışığın rengi/Ama gel gör ki kötüyüm bugün…”. Evet lanet olsun bugün Salı! …Kıstım beynimin sesini.
Bu sağır edici sessizlik Salı günü için fazla uzun sürdü. Önce saçlarımı çektim gözlerimin önünden, tüm cesaretimi topladım… Derin bir nefes aldım. Tam ağzımı açtım ki yine asi ve mavi koptu çığlık çığlığa… “Asi ve mavi” demek zorunda kaldım. Sadece bir cümle kurdu. “Evet, maviyi severim.” Lanet olsun bugün Salı ve ben maviden nefret ederim!
Telefonunu alıp dışarı çıktı. Geldiğinde beni elimde kalemle burada bulsun istemiyordum. Çıkıp gittim. Demedim dilimin ucuna gelen her ne ise.
[ fotoğraf, fotokritik.com'dan alınmıştır. ]
Şeyma Toruntay, Türk Dili ve Edebiyatı
Eski Sayılar İçin
20081204
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html
6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?
Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net
iletişim için
her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder