Eski Sayılar İçin

20080627

Sevgi Üzerine Sözler

Sevgi yalnız insana vergi olmasa da insanın gene en ulu duygusudur. Anamızı, babamızı, kardeşlerimizi, çoluğumuzu çocuğumuzu görünce içimizin titremesi, onları anarken yüreğimizin ya kaygılı bir sevinç, ya sıcak bir üzüntü ile çarpması dünyamızı genişletiverir. Bir kendimiz için yaşamaktan, öz tasalarımızın çemberinden kurtuluruz. Bir de gönülden kimseye bağlı olmayan, kimseyi aramayan, özlemeyen bir kişi düşünün; akıllı olsun, doğru olsun, acımak nedir, isterseniz onu da bilsin, siz gene bir ürpermez misiniz? Bütün üstünlükleri o yalnızlığı ile sanki yok oluvermez mi?... Doğum ile ölüm arasındaki yolu acılarla da, zevklerle de zenginleştiren hep o sevgi, kendimizden başka kimselerle ilişiğimiz olduğu duygusudur. Yoksa var olduğumuzu bile anlamaz, düşsüz bir uykudan uyanmaksızın geçer giderdik.

Sevgi özcülükten başka bir şeydir mi demek istiyorum? İnsanoğlunda ne vardır ki kökü özcülükte olmasın? Anamızla babamızı, kardeşlerimizle çocuklarımızı düşünürken, severken de kendimizi düşünmüş, kendimizi sevmiş olmuyor muyuz? Hepimiz iki büyük korkunun, ölüm korkusu ile yalnızlık korkusunun zincirlerine vurulmuş değil miyiz? Onları bir başımıza taşımadığımız için, onları unutabilmek için türlü işleri, türlü duyguları yaratmışız. Sevgi de kendimizi avutmak içindir. Seveceğiz, sevmeye inanacağız ki sevilelim; yani bizi düşünen, ölmemizi istemeyen, bizim ölmemizden belki bizim kadar korkan kimseler bulunsun. Böylece korkularımızı birleştirirsek, önüne geçilmez diye titrediğimiz sona belki karşı koyar, onu hiç olmazsa geciktiririz. Hiçbiri elimizden gelmese de bari bizi ananlar, gerçek yaşamamız bittikten sonra da bizi düşüncelerinde yaşatacak, varlığımızı kendi varlıklarında sürdürecek kimseler olur ya!...
Yalnız soy sop sevgisinin değil, dostluğun, yani kendi seçtiğimiz insanları sevmemizin de kökü özcülüktedir. Bir başımıza kalmaktan, belki biricik gerçek alemimiz olan kendi içimize büzülmekten, hep onun yoksulluklarını çekip ifritleri ile boğuşmaktan ürkmeseydik dost, arkadaş edinmeye özenir miydik? İnsanoğlu yaradılışından topluluk ister, hep çıkarı arkasından gider, yardım arar; başkalarının kendisine ilgilenmesi için kendisinin de başkalarına ilgilenmesi gerektiğini sezer, onları seviyormuş, iyiliklerine çalışıyormuş gibi görünür. Kimseden öğrenmeksizin, iyiliklerine çalışıyormuş gibi görünür. Kimseden öğrenmeksizin mayasında bulduğu bu ikiyüzlülükle sevgi masalını uydurur, ondan o kadar hoşlanır ki en sonunda kendi de inanır. Kimseyi aramayan, özlemeyen bir kişi gibi ürpeririz demiştim; doğrusu her birimiz onun gibi değil miyiz? Hepimizde onun özcülüğü vardır, ama biz özcülüğümüzü sevgi perdesi altına gizleriz. Yalnızlık korkusu ile ölüm korkusundan büsbütün kurtulmuş, toplum içgüdüsünü yenmiş bir kişi bulunur da o başkasını severse ancak onun sevgisi gerçek bir sevgi, yalın bir sevgi olabilir. Bizimki bir yalandır, kendimizin de irkildiğimiz asıl yüzümüzü kendimizden saklayan bir perdedir.

Varsın kökü özcülükte olsun, sevgi insanın gene en ulu duygusudur; daha doğrusu en güzel, en kutlu yalanıdır. Özcülüğünü bilip de ondan tiksindiği için, onu büsbütün yenemese bile bari yadsımak istediği için sevgi denilen masalı yaratmıştır. İkiyüzlülüğü, riyayı, pek kötü görüyoruz, çünkü utancın kardeşi olduğunu unutuyoruz. Hep olduğumuz gibi gözükmek, içimizi dışarı vurmaktan çekinmemek daha da kötü değil midir? Ya ikiyüzlülük, ya köpeksillik… İnsanoğlu için bu ikiden başka yol belki de yoktur. Bir insanda suç sayılabilecek ikiyüzlülük, çıkarı uğrunda bile bile ettiği ikiyüzlülüktür. Asıl yüzünün çirkin olduğunu anlayıp da onu hem başkalarından, hem kendi kendinden gizlemek isteyen, bunun için çırpınan bir kimsenin ikiyüzlülüğüne suç diyebilir miyiz?


İkiyüzlülük içgüdüsünün yardımı ile uydurduğu sevgi masalına o kadar kanmıştır ki artık onun yolunda sıkıntılara, cefalara katlanmaktan bile çekinmiyor. İster yakınlarından biri için, ister kendi seçtiği bir insan için üzülür, canını dahi vermeyi göze alırken gene özcülüğüne boyun eğdiğini aklına getirmiyor, çıkarlarını unuttuğunu, tiksindiği özünü artık yendiğini sanarak seviniyor. Sevgi bir masaldır, yalandır ama insanoğluna asıl yüzünün çirkin olduğunu düşündürmeyen, yüreğinin derinlikleri üzerine demir bir kapak gibi indirilmiş, altındaki ifritlerin gözükmesine de, seslenmesine de komıyan bir masaldır.

O masaldan o kadar hoşlanmışız ki onu, aslında onunla belki hiçbir ilişiği olmayan, büsbütün başka bir içgüdüden doğan aşka da karıştırmışız. Arzularımızın çektiği insana sevgili diyor, kendi kendimizi düşünmekten, kendi kendimizle uğraşmaktan başka bir şey olmayan aşka, kendimizi unutmak diye bakıyoruz. Ama aşk, sevda, erkeğin kadını, kadının da erkeği arzu etmesi, sevgiden bir payı olmasaydı, hiçbir zaman söyleyemeyeceğiniz, utanacağınız bir şey olmaz mıydı? Sevgi denilen yalan onu da güzelleştirmiş, insanı bütün hayvanlarla eşit eden bir duyguya insanlığın bütün üstünlüklerini vermiş; öyle ki aslında vücudumuzun, en ölümlü benliğimizin gereği olan bir tutkuya, ruhumuzun, ölmezliğine inanmak istediğimiz benliğimizin en güzel belirtisidir deyip övünüyoruz. Aşk gerçi bizi bütün hayvanlarla birleştiren, onlarla bir eden bir tutkudur; ama biz onu ikiyüzlülüğümüzün uydurduğu sevgi masalı ile, o yalanla birçok güzelliklerin kaynağı etmişiz, sanatı onunla kurmuşuz. Aşka sevgiyi karıştırmakla, özcülüğümüzün en sert, en korkunç belirtisi insanlığın en yüce eğilimleri ile bezemiş, onu ölmezliğimizin temeli haline getirmişiz.

Sevgi aslında belki hoş bir masal, içimizin çirkinliklerini unutup kendimizi avutmak için uydurduğumuz bir yalandır; kökü özcülüğümüzle, ikiyüzlülüğümüzü unutturuyor, bizi küçüklükten kurtarıyor. Bunun için duygularımızın en ulusu, birer düş de olsalar gene göğsümüzü kabartan, bize sanki bir tanrılık bağışlayan üstünlüklerin kaynağıdır.


Nurullah Ataç (Günlerin Getirdiği adlı deneme kitabından alınmıştır.)

fotoğraf, fotokritik.com'dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html

6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?

Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net

iletişim için

her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net