Aydan hilali çaldım
Taktım yalnızlığımın boynuna
Göz kırparken yıldızlar gözbebeklerime
Kayan ışıklarla yalnızlığı yazardım
Böyle bir günde yalnızlığımın kapısına sıkıştırılmış bir mektup buldum postakutusunda.Bu isimsiz ve imzasız mektubu açıp açmamakta tereddüt ediyordum.Bütün cesaretimi parmakuçlarımda toplayarak mektubu açıp okumaya karar verdim.mektupta sadece bir cümle vardı:
’Ben senin acılarının gezdiği sokakta yaşayan ve hayatla bağını koparmış kimsesizzede bir damarım içinde kan gezdirmeyen.’
Haftada bir mektup alıyordum.Artık mektuplar yaşamımın bir parçası olmuştu.Solda duran elim, sağda duran bacağım, ortada duran burnum gibi bedenimin ve hayatımın bir parçası olmuştu.Oonlarsız yapamıyordum.Susuzluğumu dindirir gibi her mektubu bir solukta okuyordum.Artık ilaç kullanmıyordum yeri geldiği zaman mektupları şiirlerle beraber birer tablet gibi kullanıyordum. Bir gün içimdeki merak çoçuğu kimsesizliğim tarafından peydahlandı.Artık bu mektupları kimin yazdığını öğrenmeliydim.Bir hafta boyunca geleceğimi erteledim, hatta gündüzleri de uyumayarak rüyalarımı bile rafa kaldırdım.Gün boyunca pencerenin kenarında bir saksı gibi durarak postakutusunu gözaltına aldım... Güneşin batışıyla fırtına çıkmıştı.Ben bekleyişimin altıncı günündeydim.Ansızın telaşlı sevinci yüzünde okunan birinin siluetini gördüm ve postakutuma bir zarf attı.Hemen yerimden fırladım; bir melek edasıyla kanat açarcasına aştım merdivenleri; ama kapıya vardığımda gördüğüm siluetten bir giz kalmıştı sadece...
Ben seni beklerken açıp sönen rüzgarda Eserdi güneş hışırdardı tomurcuklar Güneş gibi tepesinde kalırdın aşkların Ve terlerdi sıcaklar Konuşurdu gözlerin gönülkapımı aralayan Susardın başka birinin ağzıyla .
Aradan altı ay geçmişti.Beni koğuştaki birinin yanından alarak tek kişilik bir odaya koydular.Oda soğuk ama düşlerim ılık ılık...Şiir yazmak doktor tarafından yasaklanmıştı bana.Artık şiir yazamayacaktım.mektup yazan biri yokmuş bana,kendi kendime mektup yazıyormuşum.Varsın onlar öyle bilsin.Ama bana mektup getirenin siluetini de bir daha göremesem...Otuz altı gün boyunca tek kişilik odamın penceresinden postakutusuna bakakaldım.Varsın onlar öyle desin,her şeyi kendi kendime yapıyor,o mektupları kendim yazıyor desin...
Ben onun bir gün geleceğine inanıyorum.Gizemli siluetiyle yazamadıklarımın gönül semtine uğrayıp bir demet mektupla geleceğine inanıyorum.
Musa BİLİK, TDÖ Lisans Üstü Programı
Fotoğraf: Zafer Akkaş
1 yorum:
merhaba...çok beğendim öykünü okurken alıp götürdü beni ıssız limanlara kalemine yüreğine sağlık...''RUHSATSIZ MEKTUPLAR...YANGIN YERİ SEVDALAR''tebrik ediyorum seni.
Yorum Gönder