Eski Sayılar İçin

20080322

NAMUS, TÖRE, KADIN

“Kadına Yönelik Şiddetin Etimolojik Anlamı”

Namus kavramını ele almadan önce namus kelimesinin etimolojisini inceleyelim. Töre/namus Cinayetleri Komisyonu’na Başkent Kadın Platformu adına bilgi veren feminist, araştırmacı yazar Leyla Pervizad, komisyona töre ve namus kelimelerinin kökenini anlattı. Pervizad’ın yaptığı konuşmanın ‘töre/namus’ kelimeleriyle ilgili açıklamasının yer aldığı bölüm:

“Töre kelimesi Türkçeye iki yerden geçmiştir. Bir tanesi, eski İbraniceden. Töre, tora, yani Tevrat anlamındadır. Tevrat’ın da kelime anlamı, yazılı olmayan kanun, kural. O kadar önemli bir kural ki, yazılmasına gerek kalmayan önemli kanun, kural anlamındadır.
İkincisi, tör’dür. Tör de eski Moğolcadan Türkçemize gelmiştir. Tör, Moğolcada ‘devlet’ demek. Şu anki kullanımı ya devlet olarak, ya da devletin kanunları olarak kullanılıyor.
Namus ise, nomos’tan gelmiştir. Biz Arapça veya Farsçadan aldığımızı düşünüyoruz. Araplar ve Farslar da eski Yunanlılardan almıştır.
‘Nomos’ kelimesi, iktidar, kanun, kural anlamındadır. Nomos’un da kökü ‘nema’dan gelir. Nema da, bir erkeğin sahip olduğu otlak alan ve otlak alanın üstünde otlayan hayvanlar anlamındadır.
Hem namus kelimesinin, hem töre kelimesinin kökünde kural, kanun ve sahiplenmek yatıyor.”

Namus kelimesinin nerden geldiğini öğrendik. Türk Dil Kurumu ise namusu “bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık” olarak tanımlıyor. Namus için evrensel bir tanım yapılsa da, göreli bir kavram olarak ortaya sunulduğu da maalesef ki su götürmez bir gerçektir. Türkiye’de namus denilince çoğu insanın kafasında aynı imge şekillenir: kadın! Ahlak sadece kadın için mi vardır? Ya da bazı normlar sadece ‘kadın’ tarafından yıkılınca mı ‘ahlaksızlık’ olur? Türk Dil Kurumu ahlakı “bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallarıdır” şeklinde tanımlamıştır dolayısıyla da tanım bünyesinde hem erkeği hem de kadını, kısaca ‘kişi’yi barındırmaktadır. Öyleyse “namus kadındır” zihniyeti nerden gelmektedir? Namusun kıstaslarını kimler belirler, dahası neye göre belirlerler? Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nu (UNFPA) 2004 yılında gerçekleştirdiği, “Türkiye’de Namus Cinayetlerinin Dinamikleri” başlıklı, sonuç raporu 2005 yılının Kasım ayından yayınlanan araştırmaya göre namus kavramı nasıl değerlendirilmiş, görelim:

“Namus Nedir: Kadının Kendini Kontrol Etmesi”
Rapora göre namus, özellikle kırsal kökenli, aşiret ve akrabalık ilişkileri güçlü, kente göç etmiş olsalar bile çevreleri fazla değişmemiş kişilerde, insanların uğruna öldürülebileceği çok büyük bir şey, yaşamın anlamı ve amacı olarak tanımlanıyor. Öte yandan tüm kentlerde en güçlü eğilim, namusun kadın, kadın bedeni, cinselliği ve kadınların kontrol edilmesi biçiminde ele alınması…
Aynı raporda “2005 Türkiyesi’nden Namus Tarifleri”ni ele alalım. Batmanlı STK çalışanı bir kadının söylediği:
“bizim anketlerin yüzde 70’inde ‘namus nedir?’ (sorusuna) ‘kadındır.’ Bunu diyen kadınlar.” Kadınlara göre de namus kadın ve ‘yanlış yapan(!)’ kadının cezasının ölüm olması da mübah. Peki, yanlıştan kasıt nedir? Evli iken başkasıyla ilişkiye giren mi? Batı ülkelerinde bu ‘belki’ yanlış sayılabilir. Doğu ülkelerinde bunun yanlışlığı bir kenara dursun, düşüncesi bile abesle iştigaldir. Zira yine rapordan örneklendirirsek, Batmanlı STK üyesi 31 yaşında bir kadının sözleri şunlardır:
“bizde namus kavramı şeydi yani, sadece cinsel ilişkiye girmek diyildir bizim için. Konuşmak, sinemaya gitmek, radyodan şarkı istemek bile bir ölüm kararıdır. Oldu böyle bir olay da, Urfa’da yaşandı; bir kız radyoya çıkıp da “bütün sevenler, sevilenlere” şarkısını armağan edince kadının ölüm kararı çıktı ve sokağı ortasında infaz edildi. Bir kadın Mardin’de sinemaya gittiği için öldürüldü. Ha, Batman’da bir tane yaşanan, şimdi aklıma geldi, kız pantolon giyip düğüne gittiği için öldürüldü.”
Düşünce öyle bir şeydir ki, kolay yerleşir, zor silinir, bazen silinmez hatta. Yaşını başını almış bir insanın fikirlerinden cayması kolay bir şey midir? Yıllarca benimsediği düşünceleri terk etmesi peki, mümkün müdür? İstisnalar dışında; hayır. Desek ki, cezalar ağırlaştırılsın, insanlar “namus cinayeti” işlerken en azından iki kere düşünsünler. Denenmedi mi sanki? Müebbet hapis cezası denildi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası denildi, bu sefer de cinayet oranları azalırken intihar oranları arttı. “intihar süsü verilmiş ölümler” ya da “intihara meylettirmek” yani sonuç yine ölüm! Bu sonuç bizi “insan hayatı bu kadar ucuz mu?” sorusuna götürüyor ve ardı sıra dizilen diğer sorular:

İnsanın kaderini kim tayin eder, neye göre?
Namus, kim için ne demektir? Herkes kendine göre bir namus tanımı yapabilir mi?
Namusun ya da namussuzluğun evrensel bir tanımı var mıdır?
Namus yüzünden işlenen cinayetlerin, ya da edilen(!) intiharların önüne geçilebilir mi? Nasıl?

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun tahminlerine göre her yıl dünyada beş binden fazla kadın namus nedeniyle öldürülüyor. Bu cinayetler daha çok Bangladeş, Brezilya, Ekvator, Mısır, Hindistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, İsveç, Türkiye, Uganda ve İngiltere’de görülüyor.
Namus cinayetinin işlenmesine neden olan zihniyet nasıl inançlara sahip ve hangi düşüncelerin etkisinde bunu görelim. Namusu kadın ve kadının iffeti olarak algılayan düşünce eğitimden ve kültürden bir hayli etkilenmektedir. İnsanların namus kavramı hakkındaki konuşmalarının istatistiklerine bakarsak, belli bir eğitim düzeyine ulaşmamış insanlar bu konuda oldukça katı düşünmektedir. Yetmiş yaşında, hiç eğitim almamış, doğma büyüme Şanlıurfalı bir kadının namus kriterlerini ele alacak ve onay verecek olursak, hapsolacağımız düşünce şudur:
“e çok gezen kadın eyi değildir. Evinde oturacah. Yani, fazla, dışarılara açık, gitmek; dışarı gitmek, fazla, yabancı erkeklerle konuşmak, eyi değil. Seheb (yani sahip, kadının sahibi olan babası, amcaları, erkek kardeşleri) için de şerefini koruyacaksan.”
Bu örneklerden sadece biridir. Eğitim düzeyi ile düşünce, istisnalar haricinde birbirleriyle doğru orantılıdır. Zira insanların tahsil durumuna ve söylediklerine bakıp bunları karşılaştırırsak tezimizi de doğrulamış oluruz.

“Halk Namus İçin Ne Diyor?”

Namusun anlayışı üzerine yapılmış bir araştırma var. Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde psikiyatri profesörü Aytekin Sır, bu araştırmayı KA-MER’in ‘Namus Kisvesi Altında İşlenen Cinayetlerle Mücadele Projesi’ için yaptı. Namus nedir diye sorulduğunda erkeklerin yüzde 33’ü “karım, bacım, annem, ailemdir” diyor. Yüzde 18,4’ü ‘dinin emrettiğidir’ diyor. Geri kalan da, ‘ erkeğin şerefi ve haysiyetidir’, ‘ kadınların iffetidir’, ‘ kadınların toplumsal kurallara itaatidir’, ‘ kadının erkeğe itaatidir’, ‘kadınların cinselliği ve bekâretidir’ diyor.

Namus Namlunun Gerisinde Kalsın!

Namus kavramının fazlaca önemsendiği, namus cinayetlerinin oranının azımsanamaz olduğu bölgelere, diğer bölgelerden çok sık ziyaretler düzenlenmelidir ki; hem o bölgelerin unutulmadığı, dışlanmadığı gösterilsin, hem de o bölgenin halkı diğer insanları görerek farklı düşüncelerle karşılaşsın. Ayrıca farklı yaşam tarzlarının da (kendilerininki gibi olmayan) olduğunu görsünler, karşılaştırma içine girsinler ve “asıl yanlışın” hangi düşünce olduğunu sorgulasınlar.

Ayşe Şahin, Sosyal Hizmetler, 1.Sınıf

1 yorum:

Adsız dedi ki...

töre kelimesi budist türkler tarafından dharma anlamında kullanılmış bir kelimedir ilk, düzeltme gereği duydum...

Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html

6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?

Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net

iletişim için

her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net