Yürüyerek acıları biter sanar ama yürüyerek acıları bitmez Nilüfer’in. Sabahları uyanır uyanmaz önce bir bardak çay içer. Sonra dışarı çıkar, sabahın erken, sabahın serin saatleri. Yürür Nilüfer. Kulakları kızarır, yanakları gerginleşir, gözleri dolar. İçindeki bir harareti söndürmek ister gibi uyanır, buna yemin etmiş gibi açar gözlerini, bunun için içer çayını ve bunun için yürür sabahları.
Eve geri döndüğünde tekrar su koyar ocağa, o kaynarken Nilüfer duş alır. Su onun gergin bedeninden aşağı akarken, Nilüfer’in parmak uçları karıncalanır. Saçlarını koparıp atar sanki su, ayaklarının diplerine bırakır, dokunamaz onlara. Çıkınca ilk iş hemen çayı demler, sonra saçlarını tarar. Tekrar kopar saçları, ellerine gelir avuç avuç. Nilüfer saçlarını tararken gözlerini kapar.
Nilüfer kahvaltı hazırlarken müzik çalar. Ecnebi ezgiler doldurur kulaklarını. Avaz avaz bağıran konçertolar dinler. Yavaş müziğe tahammülü yoktur Nilüfer’in. Yavaş olan hiçbir şeye tahammülü yoktur. Hız onun ruhunu dinginliğe kavuşturan yegane şeydir. O yüzden Nilüfer’in kabus diye gördüğü şeyler yavaş olan şeylerdir. Yürüdükçe ilerleyemez mesela, koşmak isterken ağır çekim koşar, birileri tutar arkasından. Kulakları uğuldar Nilüfer’in yavaş akan şeylerden. Elleri titrer. Midesi bulanır. O yüzden uyanır uyanmaz koşar, koşar ve yol hiç bitmesin ister aslında. Yorulduğu noktada yere çömelip bağıra bağıra ağlamak ister ama yapamaz Nilüfer.
Birileri anlasa Nilüfer’i. Evin içinde dolaşıp duran, bir türlü oturamayan Nilüfer’i, ya temizlik yapan, ya bulaşık yıkayan, ya yemek yapan ama asla oturamayan Nilüfer’i birileri anlayabilse. Uyumak için uzanmak zorunda olmasının onun için ne büyük bir işkence olduğunu bilebilse birileri. Bir tokat atsa ve uyandırsa onu şu “hızlı çekim” hayatından.
Nilüfer dursa sanki hep kötü bir haber gelecek gibidir. Bütün dünyanın kaderi Nilüfer’in omuzlarında gibidir sanki. O dursa bir yerlerde birileri ölecek. Birileri kaza geçirecek. Birileri birilerinin ölüm haberini getirecek. Nilüfer dursa, her şey kötüye gidecek sanki.
Unutmak için, dindirmek için acısını, bu ateşi söndürebilmek için hayatını hızla ileri saran, ne kadar hızlı yaşarsa o kadar hızlı biteceğini sanan Nilüfer’e birileri “hayatına son verebilme” cesaretini verse ya da.
Bilmiyorsunuz oysa ki,
Siz uyurken onun kulakları uğuldayacak,
Siz yürürken o dizleri titreyene kadar koşacak,
Siz içinizdeki acıyla devam ederken Nilüfer’in saçları kopacak, avuçları kanayacak, parmak uçları karıncalanacak
Siz bilmiyorsunuz ki Nilüfer dursa dünya duracak!
Deniz Depe, Türk Dili ve Edebiyatı
fotoğraf, fotokritik.com'dan alınmıştır.
Eski Sayılar İçin
20080627
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazıların sorumluluğu yazı sahiplerine ait olup, yapılan alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. Katılım ve telif bilgisi için lütfen bakınız: http://alti-icerik.blogspot.com/2009/01/alti-numara-e-dergisi-katilim-ve-telif.html
6 Numara'nın fotoğrafçısı olmak ister misiniz?
Öykülerimiz ve kapak tasarımımız için fotoğraflarını bizimle paylaşmak isteyenler için başvuru adresimiz: bilgi@6numara.net
iletişim için
her türlü öneri/şikayet/yazı için: bilgi@6numara.net
1 yorum:
nilüfer... bir katredir sevda denizinde...sol yanında barınır bir semender...
Yorum Gönder