tag:blogger.com,1999:blog-9280528510608126142024-03-14T10:45:08.592+02:00altı numaraARŞİVUnknownnoreply@blogger.comBlogger124125tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-52170728774590541992009-10-06T15:36:00.001+03:002009-10-06T15:36:47.497+03:006 NUMARA ARŞİV<strong><span style="font-size:180%;">Bu blog, 6 Numara'nın arşividir. Güncel 6 Numara için:</span></strong><br /><a href="http://www.6numara.net/"><strong><span style="font-size:180%;">www.6numara.net</span></strong></a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-16482999789487622332009-09-01T22:53:00.002+03:002009-09-01T22:53:37.876+03:00FAHİŞE<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI4TBPpUyVn_ql-cS5JNEwF65e3NiOYR0Fn1VYpFfrvRXjmKPCm61tel3JtA78KgUDtWK_iF4hdpZ99uzSZdPzAxjH1uo7R_alXWtOY68gP2Bxz9w9CiilFoMsdYGQdz6BXeF_czWlv-Om/s1600-h/FAH%C4%B0%C5%9EE.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 271px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376589544296418994" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI4TBPpUyVn_ql-cS5JNEwF65e3NiOYR0Fn1VYpFfrvRXjmKPCm61tel3JtA78KgUDtWK_iF4hdpZ99uzSZdPzAxjH1uo7R_alXWtOY68gP2Bxz9w9CiilFoMsdYGQdz6BXeF_czWlv-Om/s320/FAH%C4%B0%C5%9EE.jpg" /></a><span style="font-family:Times New Roman;"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold">Şehr i zulümde,hıyanet içinde bir gece.Çıkıp bağırıp çağırası gelen bir fahişe.Yaptığı yapacağı tüm ahlaksızlıklara okudu bir küfür mesnevisi.Onu acıtmalarına izin vermeden o acıtmıştı haz muptelası bedenleri.Kamasutralar usandırmış,karanlık sokaklar gözlerine işlemişti pişmanlıklara bulanmış yalnızlığını.Baktığı her yüzde gölge olup akıyordu bakışları,diz çöküşlerindeki asalet,şaha kalkan bekareti ve iki omzuna çizilmiş mızraklarla bir tanrıçayı andırıyordu.Kulağında bir çellodan arabesk notaları,artıkla başlayan şarkılar söylüyor,sesinin çekinik kaldığı yerlerde başıyla eşlik ediyordu sızlayan melodilere.Masasında akşamdan kalan bir parça ekmek ve boş bir kadeh...Fahişem bu gece de yağmurla sevişiyor inlemeler kırık camdan caddelere süzülüyor..</span></strong><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Elif Ok<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-36285422613300025072009-09-01T22:52:00.002+03:002009-09-01T22:53:02.404+03:00Günahsız<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVKjVmG4zZjeKycm5KXgSA7zQyV9oSh3T8UUFJDDKECJMTBTtmB7Euqgy-RVI1JZp9SCf4DwY9kBZT2h7371Uk2tDKa3YlCIJSUlcFZ3ONU0Tv1jGaITE0dPtD3lIwG2TknicGL5W2AJzO/s1600-h/G%C3%BCnahs%C4%B1z.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 213px; FLOAT: right; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376589393502717090" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVKjVmG4zZjeKycm5KXgSA7zQyV9oSh3T8UUFJDDKECJMTBTtmB7Euqgy-RVI1JZp9SCf4DwY9kBZT2h7371Uk2tDKa3YlCIJSUlcFZ3ONU0Tv1jGaITE0dPtD3lIwG2TknicGL5W2AJzO/s320/G%C3%BCnahs%C4%B1z.jpg" /></a><em><span style="font-family:Times New Roman;">Ve günahkar harf gelip koynuma girdi.</span></em><i><br /></i><br /><span style="font-family:Times New Roman;">Diyeceklerim boğazımda düğümdü. Zordu. Terk edilmiş bir duygu artığıydım ve demek istediğim çok şey vardı. Tek bir günah her şeyi çözebilirdi. Günahkar bir harf her şeyin intikamını alabilirdi. Ona sıcaklığı ve yasakları vaad etmeliydim. Onu ikna etmeliydim, uykuma ortak etmeliydim. İçim dinmek bilmeyen bir işkence manzumesiydi. Mutsuzdum! Parmak uçlarımda bir günaha ihtiyaç duydum.<br /><br /><em>Ve kelam, gelip önce dilimden girdi içeri. Islak, yapışkan, çığırtkan. Affedilmesi güç, acısı haz verici, unutması kolay, intikamı sivri.</em></span><i><br /></i><br /><span style="font-family:Times New Roman;">Gitmesini ben mi istemiştim? Canımı yakıyordu. Öyleyse neden özledim. Neden istedim. Ben onu hiçbir zaman sevmedim. Cesaret. Hayır, bende yok. Bir önemi yok bir önemi yok. Gitti. Gitsin. Umrumda değil. Sadece birazcık intikam benim istediğim. Tek bir sözcükle kesmek onun şah damarını. Ömrü boyunca kanatmak. Sokağa atılmış bir ağlayış artığıydım. Hep boşa aktım. Boşa aktım.<br /><br /><em>Ve cümle, derimin altından sızdı. Tırnak diplerimden başladı, saçımın tellerine, bileklerime, kirpiklerime ince bir sızı bıraktı. Kayıp durdu bedenimde bir ez cümle. İntikam, bir şehvet anı gibi gözlerimi kapattığım yerde. Bir harf diyorum, bir cümle!</em></span><i><br /></i><br /><span style="font-family:Times New Roman;">Söyleyeceklerim yarım kalmamalı. Hepten gitmelisin, arkanda bıraktığın ince, uzun, esmer lekeyi de kuşlara yem etmelisin, kimse bulamamalı seni. Bulunmamalısın. Toprağın altına sızmalısın. Kanımdan boşanıp… Kendi kansızlığına bulaşıp… Beni artık rahat bırakmalısın.<br /><br /><em>Ve harf. En son nefesimden çıkıp havaya karıştı. Tüm günahından, kininden ve intikamından boşluğa bir kelam bir cümle bir ses artığı bıraktı:</em></span><i><br /><br /><em><span style="font-family:Times New Roman;">Geride “kal” diyen suskun bir bakış "kal"dı…<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></em></i> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><em><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></em></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><em><span style="FONT-STYLE: normal; mso-bidi-font-style: italic"><span style="font-family:Times New Roman;">Deniz Depe<o:p></o:p></span></span></em></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><em><span style="FONT-STYLE: normal; mso-bidi-font-style: italic"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></em></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></i></p></div>Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-72494479515468047542009-09-01T22:51:00.002+03:002009-09-01T22:52:24.838+03:00Cholé ve Diğerleri<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEZQLPxsf6Mf_dbJ9GcJ4ncuBtZVvNANQMf4tX2VlIns8tYGj1y-pmVOQu1Ehz_Oj2sNH2Wa6cbI0E44rgGuqRidLvlYBYrq_J9i1X5EFzw_qE6MWSjFG5_Wkcrm77g8tH9uOkFSWdEGpb/s1600-h/Chol%C3%A9+ve+Di%C4%9Ferleri.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 203px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376589208682081362" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEZQLPxsf6Mf_dbJ9GcJ4ncuBtZVvNANQMf4tX2VlIns8tYGj1y-pmVOQu1Ehz_Oj2sNH2Wa6cbI0E44rgGuqRidLvlYBYrq_J9i1X5EFzw_qE6MWSjFG5_Wkcrm77g8tH9uOkFSWdEGpb/s320/Chol%C3%A9+ve+Di%C4%9Ferleri.jpg" /></a> <span style="font-family:Times New Roman;">Sabah’ın erken saatlerinde göz kapaklarımı yırtıp ok gibi beynime saplanan güneşin “ilk” ışıklarıyla uyandım. Fazla içtikten sonra hep böyle oluyor işte. İnsan güneş ışığından soğur oluyor. Bu detaylarla fazla ilgilenmediğinizi biliyorum. Ama malum pek sizin gibi eli yüzü düzgün insanlarla konuşma fırsatımız olmuyor. Bu şehirde yaşıyorsanız bilmeniz gereken iki önemli husus var. Bunlardan birincisi asla “muhafız”lara yakalanmayın. Hani adalet falan sağlıyorlar da yine de olan bize oluyor. Ne derlerdi eskiler? Hah! Hatırladım: “Olan yine garibana oldu.” Sizi bankta görürse bir muhafız, sabahın o gözünüze saplanan ok gibi güneş ışığına ek olarak çenenizin tam ortasına bir tane tekme ya da tam diz kapağınıza bir cop hediye edebilir. Her neyse lafı uzatmaya gerek yok bu muhafız bozuntularıyla. Biz üç kişiydik; bendeniz köse Saffet, Caka Nuri ve Avukat Hayri. İsimlerin nerden geldiğini merak ediyorsunuzdur muhtemelen. Bana bu “köse” lakabını Caka Nuri taktı. Sokakta tanışalı, aynı bankı paylaşalı beş yıl olmasına rağmen benim suratta tık yok. Bir tel bıyık bile. Caka Nuri’ye lakabını kimin taktığını hatırlamıyorum. Fakat bu ismi ona koyan taşı gediğine oturtmuş. Caka Nuri küçük esnaftan yaptığı ufak tefek hırsızlıklarla üstünü başını giydi. Adam öyle bir adam ki hırsızlık yaparken bile en “faça” giysiyi çalar hepimizden şık olurdu. Tabii bu şıklığı en fazla bir hafta sürerdi çünkü ne yıkandığımız var ne kıyafetleri yıkadığımız. Bir gömme dolabımız yok maalesef. O yüzden iki hatta üç yılda bir giysi hırsızlığına çıkarız. Ulan zaten bir sürü para kazanıyorlar. Üç beş parça giysi dokunmaz herhalde bunlara. Neyse Caka’nın adı buradan geliyor işte. Avukat Hayri’ye gelince şimdi düşünüyorsunuz “Ne işi var ulan avukatın bu itin kopuğun yanında.” Hani bu it ve kopuk tabirine de ayrıyeten bir kinimiz var. Avukat Hayri, ne zaman muhafızlara yakalansak vakt-i zamanında öğrendiği üç beş hukuksal terimle muhafızlara karşı gelir. Hani ağzı da iyi laf yapar puştun. Ne zaman ki muhafızlar Hayri’nin söyledikleri karşısında bize cop çıkartıp üstümüzde “vuruş” talimi yapmaya başlar, o zaman Hayri’nin bu “sokak” davasını kazandığını anlarız. Kış aylarında sokakta kalacak yer bulmak zor oluyor. O yüzden Hayri’yi kış aylarında daha bir muhafızların üstüne salıyoruz. Hiç yoktan nezarette üç beş gün ısınıyoruz işte. Sonra aynı tas aynı hamam. <?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span><div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Arada bir akşamları oturup ufak çaplı bir “alem” yaparız. Ama bizde yamuk olmaz. Ne birinin bacısına ne de yavuklusuna laf atarız. Zararımız kendimize anlayacağınız. İşte ekipteki ilk kaybı o gün yaşadık. Nezaretten yeni çıkmıştık. Yine sağdan soldan arakladığımız üç beş kuruşla “alem” yapıyorduk. İnsanların yadırgar bakışları arasında öyle takılıyorduk kendi çapımızda. Caka Nuri, Fransızların yoğunlukta yaşadığı Lé Boulevard’da bir hatuna (karı ve avrat demekten ziyade hatun demeyi tercih ediyoruz, kız demek de bizim lügatta yok, arada kullanırız o da dalgınlıktandır) takılmıştı. Bu Fransız züppeleri bayağı bir zenginleştiler son ekonomik krizden sonra. Bir de muhafızları yanlarına aldılar. Ne kadar tuhaf ne kadar cins iş varsa bunlarda. Kızın adı Cholé idi. Cholé liseyi yeni bitirmiş, üniversitede mühendislik okuyordu. Dünyadaki bütün prensesleri kıskandıracak kadar güzel bir vücudu, iri ela gözleri ve bir pamuğu andıracak kadar zayıf görünen fakat bir o kadar da göze güzel gelen kahverengi saçları vardı. Eğer Tanrı insanları bir tuvale çizip yaratıyorsa, bu kız için bayağı bir zaman harcamış olmalı. Her neyse bizim Caka’yla bu Cholé takılmaya başlamıştı. Gezip tozuyorlardı. Caka’nın neden bu kadar hırsızlık yaptığını yadırgarken Cholé’yle buluştuğunu görünce onun yaptığı “hırsızlıklara” ayrı bir saygı duymaya başladım. Cholé’yi de anlamıyordum. Hani Caka’yla ne işi vardı diye. Bir gün Caka’yı gizlice takip edip Cholé ile buluşmalarını izledim. Parkın birine oturmuşlar muhabbet ediyorlardı. Caka, Cholé’nin yanından ayrılınca Cholé’yi takip ettim. Ve etrafta muhafızlar var mı yok mu diye kontrol ettikten sonra Cholé’nin yanına sokuldum.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span><o:p></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Merhaba” dedim sakin bir ses tonuyla. En nihayetinde yengemizdi. Bizde öyle gavur,ecnebi, münafık gibi ayrımlar olmaz. Kim düzgünse bizim gözümüzde aynıdır. <o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Siz kimsiniz tanıyor muyum sizi?” dedi şüpheyle atkısını düzeltirken.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Ben Köse. Yani Saffet. Yani Köse Saffet. Caka’nın yani Caka Nuri’nin. Öff Nuri’nin arkadaşıyım.” Kelimeler birbirine karışınca ve benim de bu heyecanla birlikte kullandığım beden dilini görünce biraz rahatlamış göründü.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Caka sizden hiç bahsetmedi.” dedi. “Vay puşt” diye içimden geçirdimse de bu cümleyi yutup tekrar Cholé’ye doğru döndüm.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Fakat giysilerinize ve kokunuza bakılırsa onun arkadaşı olduğunuz belli.” dedi alaycı bir tavırla.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Vay orospu” diye yine aklımdan geçirdim fakat bu cümleyi de Caka’nın ve benim dostluğumun selameti açısından yuttum.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Sizin sahip olduğunuz birçok şeye sahip olamasak da, hayatı sizden çok daha iyi tanıdığımızı size temin edebilirim. Ayrıca lafı fazla dolandırmaya gerek yok. Merakımı gidermeniz için buradayım. Nasıl oluyor da bulunduğunuz ortamda bir sürü yakışıklı ve ailenize daha çok yakışacak insanlar varken bizim züppeyi seçtiniz?” <o:p></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Diyaloğu daha fazla anlatmayacağım fakat anlattıklarına göre okuldaki insanlar çok züppeymiş ve kendini yukarıdan görüyormuş. Doğru düzgün arkadaşı yokmuş. Okuldaki insanlarda bulamadığı huzuru Caka’da buluyormuş. Tez zamanda evlenip Caka’nın hayatını kurtarmak istiyormuş fakat bunu ailesine nasıl söyleyeceğini bilemiyormuş. Zaten babası şüphelendiği için Özel Muhafız Birliği’nden bir dedektif tutmuş ve Cholé’nin yanında kimi görürse öldürmesini emretmiş. Bizim Caka’ya bir şey olmaz diye düşünüyordum. Dokuz canlıdır pezevenk. O yüzden bu diyaloğu anlatma gereği duymadım. Esasında anlatmam gerekirdi. Ama anlatamadım işte. Kızar, söver diye düşündüm. Güvenliğini sağlamak açısından Caka’yı takip etmeye karar verdim. Herhangi bir şey olursa kendimi olayın önüne atacaktım. Bir ağacın arkasına gizlenip yine Cholé ve Caka’yı izlemeye koyuldum. Akşamdan kalan sigarayı yakmayı düşündüm fakat bunu yapmam durumunda yerimin belli olacağını göz önünde bulundurarak bu karardan vazgeçtim. Muhabbetleri kıyak görünüyordu. Fakat birden bire parkın yanından gelen uzun gri pardösülü ve fötr şapkalı adamı gördüm. Bu muhtemelen Cholé’nin bahsettiği Ulusal Muhafız Birliği Dedektifi. Oturdukları banka doğru yaklaştı. Atılmak istedim fakat o anda adeta ayağımı bir şeyler bağladı. Zemine mıhlandım. Cholé çığlık atıyor, Caka dedektife her yumruk atmaya çalıştığında elmacık kemikleri kırılıyor, burnundan oluk oluk kan akıyordu. Mesafem fazla uzak değildi, atılsam belki bir şeyler yapabilirdim. Fakat yapamadım işte. Dedektif pardösüsünden oldukça büyük bir silah çıkardı. Götünden mi çıkardı nerden çıkardı bu silahı diye kendi kendime saçma sapan “mizah” yaparken silah patladı ve Caka’nın beyni bir Fransız bankasının reklamı olan banka yayıldı. Bağıramadım bile. Cholé çığlık çığlığaydı. Ve dedektif onu yere doğru yatırıp silahı ağzına soktuktan sonra bir şeyler mırıldandı. Kızın eteğini sert hareketlerle sıyırdı ve erkekliğinin zavallı Cholé’nin içine girdiğini Cholé’nin çıkardığı acı dolu çığlıkta fark ettim. Orospu çocuğu kıza tecavüz ediyordu. Bacaklarından süzülen kanı görünce acım ikiye katlandı. Hala hiçbir şey yapamıyordum. Dedektif Cholé’nin ağzını kapatmıştı. İşini bitirdikten sonra Cholé’ye doğru yine eğilip bir şeyler mırıldandı. Cholé bütün bu olanları anlatacağını haykırdığı sırada silah ikinci kez ateş aldı ki Cholé’nin beyni de Caka’nın beyninin artıklarına eşlik etti. Dedektif sağı solu iyice kontrol ettikten sonra oradan ayrıldı. Hemen olanları Hayri’ye anlatmak için koştur koştur yanına gittim. Hayri hemen oraya gitmemiz gerektiğini ve olayı babasına anlatmamızı söyledi. Aptalca bir fikir olsa bile şu anda benden daha mantıklı düşündüğünü kendime telkin ederek bu teklifini kabul ettim. Parka gittiğimizde ortalık temizlenmişti. Ne ceset vardı ne başka bir şey. Muhafızlar yine olayı güzelce örtbas etmişti. Bu arada Hayri bana neden atılmadığımı ve neden yardım etmediğimi sordu. Beni korkaklıkla ve kaypak olmakla itham etti, üstüne de anamın orospu olduğunu eklemeyi unutmadı. Bu lafı kabullenemeyerek kavgaya tutuştuk. Yorulduğumuzda ikimizin de ağzı burnu kan içindeydi. “Gidiyorum ben” dedim Hayri’ye dönüp. “İyi siktir git.” diye cevap verdi. Kan ve revan içinde Caka’yı ve Cholé’yi düşündüm. Olan yine garibana olmuştu…<o:p></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Mert Uzbay<o:p></o:p></span></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-74181177468830923222009-09-01T22:51:00.001+03:002009-09-01T22:51:48.631+03:00TAVUS’UN DÜNYASI<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO6Q0SaAS7QgknzdeTO098QnQPFXhhIRn9JOcMFxXSDa4F8JUNHO9AJKc9jyBqn1EIKrGX1Wj8-20z781W_0TBHt8rXUQ5baZIYSf3vY-8xNXHgiv2CRaAXQeIZ78my2f4Yc0lF7zgCjZP/s1600-h/TAVUS%E2%80%99UN+D%C3%9CNYASI.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 213px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376589056847583954" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO6Q0SaAS7QgknzdeTO098QnQPFXhhIRn9JOcMFxXSDa4F8JUNHO9AJKc9jyBqn1EIKrGX1Wj8-20z781W_0TBHt8rXUQ5baZIYSf3vY-8xNXHgiv2CRaAXQeIZ78my2f4Yc0lF7zgCjZP/s320/TAVUS%E2%80%99UN+D%C3%9CNYASI.jpg" /></a> <span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">“Eğilin” der Tanrı ve yedi gün melekleri birer birer eğilir insanın önünde. Emredileni yapmak üzere koşullanmış beyinleri bunu da yapmakta bir sakınca görmez. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Sıra Tavus’a geldiğinde sezer bu işte bir yanlışlık olduğunu. Ateşten yaratılmış kutsal bedeninin, topraktan yaratılmış bir yaratık karşısında eğilmesine karşı çıkar. Melekler şaşkınlıkla izlerler Tavus’u ve korkarlar Tanrı’nın gazabından. Zaten korkaklıktır, aptallıklarının sebebi. <?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></span><div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 36pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Tavus Tanrı’ya bağlıdır. Fakat; bu da bir çeşit bağlılık oyunudur ve kazanan belli olmuştur Tanrı’nın oyununda. Ama Tanrı oyunu bitirmeye niyetli değildir. Oyunun inandırıcılığını artırmak için lanetler Tavus’u. Tavus kahrolur,<span style="mso-spacerun: yes"> </span>dinmez gözyaşları. Gözyaşları ıslatır ateşten bedenini. Islattıkça söndürür bir yanını. Kötülüğe adanmış ruhu bu kadar kötülüğü haketmez. <b style="mso-bidi-font-weight: normal">Tanrı’nın onu sınadığını ama bu işkencenin elbet bir ödülünün olacağını da bilir. <o:p></o:p></b></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 36pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Tanrı oyunlarına devam eder. Bu kez sınanacak olan Adem’dir. Adem’i cennete koyduğunda (hapsettiğinde) yasak meyveyi göstererek, onu yememesini–onu yaratmış olmanın verdiği cüretle- <span style="mso-spacerun: yes"></span>emreder. Adem de Tanrı’nın emrine <span style="mso-spacerun: yes"></span>itaat eder. Çünkü, kölelik bunu gerektirir. Sorgulamadan kabul etmektir yaşamak. <o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 36pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Tavus’un<span style="mso-spacerun: yes"> </span>kalbi Adem’in yalnız kalmasına dayanamaz. Her ne kadar kötülük için yaratılmış olsa da vicdanlıdır Tavus. Çünkü, sanılanın aksine <span style="mso-spacerun: yes"></span>kötülük yeri geldiğinde vicdanlı olmayı gerektirir. Kötülüğün de iyisi ya da kötüsü vardır ve bunları birbirinden ayıran da vicdandır. Adem cennette çoğalamamaktadır ve yeni oğullar vermesi için cennetten çıkması <b style="mso-bidi-font-weight: normal">gerekir ve </b>Tavus da ne yapıp edip yasak meyveyi Adem’e yedirmelidir. Çünkü; Adem meyveyi yerse cennetten kovulacaktır (kurtulacaktır). Bunu yapması da hiç zor olmayacaktır. Çünkü; neyse ki Tanrı insanı yaratırken nefsi de üflemiştir. Kötülük olarak görülen şeyleri insanların gözünde kötü yapan şey nefsi kontrol edememektir. Nefis, ahlaklı olmayı gerektirir. Kötülük ve ahlakın da bir arada olması imkansızdır. <o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 36pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Adem meyveye uzanır ve iştahla bir ısırık alır. Nefsine hakim olamayan Adem en az Tavus kadar günahkardır artık. Kölelik vazifesini başaramadığı için üzgündür. Her türlü cezayı hakettiğini düşünür. Tanrı Adem’i de Tavus gibi lanetler. Onu cennetten alarak “düşük dünya”ya gönderir. <o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 36pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Adem dünyada çoğalmaya başlar. Tanrı da bu düşük Adem soyunun başına onlar gibi düşük olan Tavus’u gönderir. Tavus bundan şikayetçi değildir. Hatta; bu görevi ödülü olarak görür. Adem soyunun tanrısı olmuştur artık. Bütün kontrol onun elindedir. Kötülük de , iyilik de ondandır.<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span>“ Bu düşük dünyada hiç kimsenin kendisi için belirlediğim süreden fazla kalmasına dayanamam ama istersem onu bu dünyaya defalarca gönderirim.”<span style="mso-spacerun: yes"> </span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span>Kitab’ül Cilve’den<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><span style="mso-spacerun: yes"></span>Mehmet Ekin AKKAYA<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-59079512485887755552009-09-01T22:49:00.005+03:002009-09-01T23:06:09.129+03:00Peki ya sonra?<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX5vmdAajAjdQ3fjiYWFLm0Oiq1UrVra6rPongswCILHafpCTC05keaBgq8VR0xBK0LYnHKZULan5fSzWKh7piz4JSWSCwns0FGIjMp8kU8tCWq0Y7lMYeYEwYDa8juKXrM9OTph-xyj-q/s1600-h/Peki+ya+sonra.jpg"><span style="font-size:85%;"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376588880742348690" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX5vmdAajAjdQ3fjiYWFLm0Oiq1UrVra6rPongswCILHafpCTC05keaBgq8VR0xBK0LYnHKZULan5fSzWKh7piz4JSWSCwns0FGIjMp8kU8tCWq0Y7lMYeYEwYDa8juKXrM9OTph-xyj-q/s320/Peki+ya+sonra.jpg" /></span></a><span style="font-size:85%;"><br /></span><p style="BORDER-BOTTOM: black; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-BOTTOM: 0cm; MARGIN: 3pt 0cm 0pt; PADDING-LEFT: 0cm; PADDING-RIGHT: 0cm; BORDER-TOP: medium none; BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-TOP: 0cm; mso-border-bottom-alt: dotted black .75pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 18.0pt 0cm" class="Balk31" align="center"><span style="font-family:Verdana;font-size:85%;">Attığım her adım sana doğru; korkusuzca, bazen hızlı bazen yavaş. Çoğu zaman pervasızca, ama yine de temkinli. Yürüdüğüm her yoldan daha dikenli daha toz, toprak; ve bir o kadar güzel, buram buram sen kokan.Her adımımın ardından geriye dönüp bakıyorum ardımda bıraktıklarımı umursamaya fırsat vermeden önüme. Yürünen yollar kısalır ya hani benim yolum hiç kısalmamış hep uzamış. Her sana yaklaştım dediğim anda senden ve başladığım noktadan daha çok uzaklaşmışım. Ve şimdi ben öyle bir noktaya gelmişim ki; sana giden yolda geçmişsizliğim ve sensizliğimle kaybolmuşum.Bana doğru biraz gelir misin, seni görebilir miyim tekrar? Bir deniz feneri edasıyla beni kaybolduğum bu ıssız yerlerden sana doğru çekebilir misin? Yoksa beni kayboluşumla yalnız bırakıp sonumu beklemeye devam mı edeceksin? Peki ya sonra?</span></p><br /><p style="BORDER-BOTTOM: black; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-BOTTOM: 0cm; MARGIN: 3pt 0cm 0pt; PADDING-LEFT: 0cm; PADDING-RIGHT: 0cm; BORDER-TOP: medium none; BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-TOP: 0cm; mso-border-bottom-alt: dotted black .75pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 18.0pt 0cm" class="Balk31" align="center"><span style="font-family:Verdana;"><span style="font-size:85%;">Rıdvan Üzümcü<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-26998924731699601642009-09-01T22:49:00.002+03:002009-09-01T22:49:49.964+03:00Koyun içinde koyun<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLV34wLmk4y-iSeBXx9Lh2VbeWuIIhmRYZM7N7a8xfx3yDlNoWqxtUS1mMTm9YUWHNP558IGNHehR0tvM4F-teNB3BnJvnlW8eNYm5KVc6_19ksUDj3AcIdBKYGETicL68LFgcfIdlP0z1/s1600-h/Koyun+i%C3%A7inde+koyun.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 215px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376588570810093682" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLV34wLmk4y-iSeBXx9Lh2VbeWuIIhmRYZM7N7a8xfx3yDlNoWqxtUS1mMTm9YUWHNP558IGNHehR0tvM4F-teNB3BnJvnlW8eNYm5KVc6_19ksUDj3AcIdBKYGETicL68LFgcfIdlP0z1/s320/Koyun+i%C3%A7inde+koyun.jpg" /></a><span lang="EN-US" style="font-family:'Times New Roman';">'Açık fikirli olmak' üniversitelerin tanıtım kitapçıklarındaki resimlerde gözüktüğü gibi hiçbir şeyi birbirinden ayırt etmeden herşeyi kucaklamak değildir. Bu sadece sizi popüler bir konformizme sürükler; "herkesin kucak açtığına, kabullendiğine ben de kucak açarsam onlardan geri kalmam, 'doğru insan' olurum, paçayı kurtarırım" şeklinde bir konformizme. Böyle olunca kucakladığınız şeyleri ayrımsamayı unutursunuz; bir süre sonra bu konfor öyle yerleşir ki içinize, artık ayrımsamaya ve sorgulamaya tenezzül bile etmezsiniz, zihniniz yozlaşır. Çünkü 'kucaklamak' her zaman daha kolaydır sorgulamaktan. Dolayısıyla başlangıçta 'açık fikirli olmamakla' suçladığınız 'koyunlardan' farksız hale gelirsiniz. İşin gerçeği şudur ki o 'koyunlar' da bu süreçten aynı şu an sizin geçmekte olduğunuz gibi geçerek şu anki hallerini almışlardır. Onlar da aynı sizin gibi, kapalı fikirliliğin kendilerini güdülmeye elverişli koyunlar haline getirdiğini düşünüp 'açık fikirli' olmaya karar almışlardır. Fakat bu sulandırılmış 'açık fikirlileşme' sürecidir aslında insanı koyun yapan, sizin öznel seçim hakkınızı elinizden alan. Oyun içinde oyun denir ya, işte bu da size koyun içinde koyun.<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US" style="font-family:'Times New Roman';"><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US" style="font-family:'Times New Roman';">Aslında yeri geldiğinde reddetmektir açık fikirlilik. Olasılıklara açık kalmaktır; olasılıkları onlara hiçbir şans vermeden, birkaç kalıplaşmış düşünce, birkaç asılsız öngörü yüzünden elinin tersiyle itmemektir. Her açık kaldığımız olasılığı kabullenmek, bireysel kimliğimizi yitirmek değildir açık fikirlilik. İşte bu yanılgı yüzünden günümüzde üniversiteler, öznelliğini geliştirmiş, kendi yeganeliğini dünyayla bağını koparmadan ortaya koyabilen aydınlanmış öğrenciler yerine, kendini, takip ettiği akımlarla, 'trendlerle' tanımlayan, öznellikten ve kendi sesinden yoksun öğrenciler üretmektedir. Fikrimiz 'açılmak' yerine 'kapanmaktadır.'<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US" style="font-family:'Times New Roman';"><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US" style="font-family:'Times New Roman';">Bora Boşna<o:p></o:p></span></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-16233098441537080522009-09-01T22:48:00.002+03:002009-09-01T22:49:03.688+03:00YALANCI DOĞRULAR<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgos-Lnl1iIKWP7kwKtxq9vS24TYhhdG14g0yP4-4N4zOmtDyOaM0xpkyc8oCQP6-ynIlcM5pEgd-FL70elRh0zDGUiYpHYIv0gir5e9KQXtJWQzaMlZfHkdkbSdchecDkHUdqG0plytHl0/s1600-h/yalanc%C4%B1+do%C4%9Frular.jpg"><img style="MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 320px; FLOAT: left; HEIGHT: 247px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376588304152153266" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgos-Lnl1iIKWP7kwKtxq9vS24TYhhdG14g0yP4-4N4zOmtDyOaM0xpkyc8oCQP6-ynIlcM5pEgd-FL70elRh0zDGUiYpHYIv0gir5e9KQXtJWQzaMlZfHkdkbSdchecDkHUdqG0plytHl0/s320/yalanc%C4%B1+do%C4%9Frular.jpg" /></a> <span style="font-family:Times New Roman;">“Herkes kendi doğrularının yalancısıdır.” </span><div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><span style="mso-tab-count: 1"></span></span></p><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Birbirlerini suçlayan binlerce kabile. Ve bu suçlamalarla geçmiş binlerce sene. Biri diğerini anlayamamış ki, bini bir arada kalsın. Hep suçlanmış kendinden olmayan. Ve saklanmış gerçekler, doğruların efendilerinin eteklerine. O veya onlar ne demişlerse gelmiş bizim doğrularımız oluvermişler. Gayrı bize düşman yazılmış onun dışındakiler. </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Herkes kendi düştüğü toprağı sahiplenmiş. Benlik duygusuyla çevirmiş çevrelemiş. Ne zaman biri ayak basmışsa toprağına, o zaman savaş çıkmış işte. Dünya doğduğunda yoktu hiç insan. Olmadı da asırlarca. Milyarlarca yıl hüküm sürdü insansız sessizlik.</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Kaç bin senedir hüküm sürmeye başlayan insan, zulüm sürüp, kazanç elde etmeyi görev edindi. Ve kendinden olmayanı hep ezip geçti.</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>İnsan hep görece yakınına dost oldu. Kendi komşusundan, kendi mahallesinden, kendi şehirlisinden, kendi ülkelisinden ve kendi gezegenlisinden olana güven duydu hep.</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>İki tane hayali bölge ve bunların sahip olduğu iki ayrı inanışı ele alalım mesela. İki nesil, iki ayrı ülkede, iki ayrı inanışı yaşasınlar bir ömrün yarısı kadar. Sonra bu toplumlara öyle bir ilaç içirelim ki nerden gelip nereye gittiklerini şaşırsınlar, tüm bildiklerini unutsunlar, bizde bundan faydalanıp bu toplumları yer değiştirelim ve ömürlerinin kalan yarısını da yeni yerlerinde yaşasınlar. Acaba aynı inançları devam mı eder? Yoksa yine öğretildikleri üzere bu seferde yeni inançlarının mı neferleri olurlar? Yani bundan sonraki doğruları, aslında yanlış kabul ettikleri doğrular mı olacaktır? </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Bence tam da böyle olacaktır. </span></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Azınlıkla çoğunluk yer değiştirse bile acıyı çeken hep azınlık kalan kısım olacaktır.</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Peki ya bu nasıl düzelecektir? </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Ortak doğrular elbette olacaktır. Ama somut olan şeyler ve yaşanan an itibariyle tanıklık edilen olayların dışında kalanlar hariç. On kişiden dokuzunun ortak söylediği yalanlar, kalan tekil kişinin söylediği doğruları yalancı çıkaracaktır hep.</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Balçığın işe yaramadığını gören insanoğlu, teknolojiyi keşfetti ve güneş artık bombalarla sıvanır oldu… </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0.9pt 0pt 13.85pt; tab-stops: 36.0pt; mso-layout-grid-align: none" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>B<span style="mso-bidi-font-style: italic; mso-bidi-font-weight: bold">u yazdıklarım şimdilik doğru saydıklarım, ve ben bu doğru sandıklarımın yalancısıyım.</span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0.9pt 0pt 13.85pt; tab-stops: 36.0pt; mso-layout-grid-align: none" class="MsoNormal"> </p><p style="MARGIN: 0cm 0.9pt 0pt 13.85pt; tab-stops: 36.0pt; mso-layout-grid-align: none" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Orçun Çankaya</span></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: right; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="right"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.</span></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: right; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="right"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-81368362392139214192009-09-01T22:46:00.001+03:002009-09-01T22:48:03.966+03:00Dün evden çıktığımda…<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikdMtQzfdylR4bxMgL9Lp_MKCP4iBS9YYif-bNGiS2IGfqfjTRVlmiDtTgoLL5AwCHHWUVSI3oKZMP1Fo4VWOl5pmNlkx1-GYURob1t9V_C4rE5XNJ44gjlWvLvMdI_0p2lS3_H0NbPsD-/s1600-h/D%C3%BCn+evden+%C3%A7%C4%B1kt%C4%B1%C4%9F%C4%B1mda.jpg"><span style="font-size:85%;"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 141px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376587954380441330" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikdMtQzfdylR4bxMgL9Lp_MKCP4iBS9YYif-bNGiS2IGfqfjTRVlmiDtTgoLL5AwCHHWUVSI3oKZMP1Fo4VWOl5pmNlkx1-GYURob1t9V_C4rE5XNJ44gjlWvLvMdI_0p2lS3_H0NbPsD-/s320/D%C3%BCn+evden+%C3%A7%C4%B1kt%C4%B1%C4%9F%C4%B1mda.jpg" /></span></a><span style="font-size:85%;"> </span><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden çıktığımda, yüzümden güler yüzü eksik etmemeye niyetliydim. Güneş bir başka parlıyor, kalabalıklar adeta beni kendine çağırıyordu. Yaşamda saklı olan neşeyi bulmaya yürüyordum. Birazdan köşeyi dönüp de caddeye karışacak, kalabalığın içinde kaybolan değil parlayan bir yüz olacaktım. İçimde dizginleyemediğim bir heyecan başını almış, yeni maceralara beni de yanında götürmeye çalışırken bir anda… <?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></span><div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden çıktığımda, her karşılaştığım çehre ile göz göze gelmek, yeni hikayelere konu olacak yaşamlara hayat vermek ve içimdeki sevgiyi onlara da aktarmak istiyordum. Paylaşmak istiyordum her şeyi, cebimdekileri adeta savuruyordum etrafa. Her şey ne kadar da güzeldi. İleriye doğru attığım her adım beni sana yaklaştırıyordu; mutluydum, sabırsızdım, tam koşmaya hazırlanıyordum ki…<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden çıktığımda, bir şeyler hissediyordum, güzel şeyler… Merdivenleri hızlıca inerken emindim; güzel düşünceler beni harekete geçirecek, hoşlanacağım bir şeyle karşılaşacak ve bu da hayatımı değiştirecekti; fakat daha köşeyi dönmeden yanıma almayı unuttuğum bir şeyi almak için eve geri dönmek zorunda kaldım. Evden tekrar çıktığımda yüzüm asılmıştı. Merdivenleri tekrardan çıkmak, ayakkabıların çözülmeyen bağcıklarına küfretmek, kör anahtarla paslı kapıyı açmak, yerinde durmaya niyeti olmayan bahçe kapısını tekrar yerine oturtmaya çalışmak… Yola tekrar koyulmak…<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden tekrar çıktığımda, güneşi örten bulutlar sanki karamsar bir hikaye anlatmak istiyorlardı bana; fakat ben etrafımdaki başıboş köpekleri savuşturmaya çalışırken, yerdeki kırık şişelerden güneş yüzüme yansıdı ve dağılan bulutların şifremi çaldığını böylece anladım. Canım sıkılmış, şevkim kaçmış, güneş artık ensemi yakan bir kor oluvermişti. <span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden tekrar çıktığımda, etrafımı saran kuru kalabalık içinde boğulmamaya kulaç atarken ben; yalnızlık korkusu tüm kıyıyı kaplamıştı. Yürümeye, düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştım. Ayaklarım toza bulanmış paçalarım kirlenmişti. Dün, bir önceki günden daha kötüydü. Kalitesiz bir tuvale beceriksizce çizilmiş karelerle çevrili, monoton bir hayata açılan dar bir sokakta buldum kendimi. Yokuşu aşacak, kendimle savaşacak gücü bulamadım kendimde, gerisin geriye eve dönmeye karar verdim. <o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Bu sabah dışarı çıkmadan her şeyimi iyice kontrol ettim. Acilen çağrılmış olmama rağmen dünün yahut bir önceki günün bana kaybettirdiklerini göz önüne almam gerekliydi. Bu yüzden temkinli davrandım. Tozlu raflara, küf kokulu çekmecelere yahut pencere kenarındaki sardunya saksılarının dibine diri diri gömüp, unutmaya terk ettiğim tüm aygıtlarımı yerinden çıkardım. Yanıma, umut, sevgi, aşk, heyecan, mutluluk, ve neşeyi aldım. Koşar adımlarla evden ayrıldığımda saatler geçmişe nazaran umutla sarılabileceğim bir geleceği göstermekteydi. Sırt çantamdan saçılan gülücüklere karşılık masmavi bir gökyüzü merhaba dedi ben bahçe kapısını kapatırken. Çiçek açmış ağaçların kokularıyla Arnavut kaldırımda yürürken kalbim küt küt atıyor, sokağın uzaktan gelen cıvıltısını içimde hissediyordum. Gittikçe artan ezgiler bana yaklaştığımı haber veriyor, yaşama sevincimi perçinliyordu. Biraz önce, dün geri dönmek zorunda kaldığım köşeyi döndüm. Ve işte şu an yürümekteyim.<span style="mso-spacerun: yes"> </span>Yürüyorum…<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Bugün evden çıktığımdaki amacımı hislerime soracak olursak epey yaklaştım. Başaracağım… İleriye doğru attığım her adım beni sana yaklaştırıyor; mutluyum, bir o kadar da sabırsızım. Acaba koşsam mı? Neden nefes nefese kaldım? Adımlarım neden böyle yavaşladı birden? Karşıdan seni hayal meyal görüyorum sanki. Evet! Evet işte oradasın. Benden istediğin her şeyi getiriyorum fakat bir şeyler eksik. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Yürümüyor ayaklarım. Durdum.<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Bugünün düne nazaran birkaç fazla adımdan başka pek de bir farkı yok aslında. Oyunbozan misali yolun ortasına oturup mızmızlanmaya başlayacak bir çocuğum şimdi sanki... Sanırım seçtin beni karşıdan. Bu sefer geleceğim, hemen telaşlanma diye yatıştırmak isterdim seni fakat evde bıraktığım kibrimi, nefretimi ve karamsarlığımı geri almam gerek. Öyle güçlü bir duygu ki karar vermek çok zor, inan… İnsanlar bana enteresan bir şekilde bakıyorlar. Acele bir karar vermem gerek. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Bense yol kenarına park etmiş araçların camlarından bana yansıyan kararsız, bedbaht, çaresiz bir adama bakıyorum. Nereye yürüyorsun diye sormak için yaklaşıyorum ona. Ben yaklaştıkça o yabancı da bana yaklaşıyor, yüzümde saklı olan şeyleri okumaya çalışıyor. Buğulayıp adımı yazmak istiyorum yüzüne fakat yeter mi acaba cebimdeki harfler…<span style="mso-spacerun: yes"> </span><o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Dün evden çıktığımda karşılaştığım olayları gözden geçirirken şimdi donakalmış bir vaziyette bir çıkmazı bir ikilemle çözmeye çalışıyorum. Ah ne zor buraya kadar gelmişken geriye dönmek zorunda olmak. Geleceği hep ardımda bırakıyorum. Bu yüzdendir sürekli ardıma düşüp onu takip etmeye çalışmam. Yüzün asılmasın hemen. Bir taşımak zorunda olduklarımızı ardımızda bıraktığımızda, bir de taşıyamayacaklarımızı kaldırmaya çalıştığımızda yabancılaşırız kendimize. Geçmişe daha ulaşamamışken geriye dönüp geleceğe ulaşmaya kalkışmamın verdiği hüzün her yanımı kaplamışken, şimdi keşke kararsızlığımı da evde bıraksaydım diye düşünüyorum. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Dönsem mi geriye, yoksa devam mı etsem? </span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"> </p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';color:windowtext;" ><span style="font-size:85%;">Ünsal GENÇ<o:p></o:p></span></span></i></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="font-size:85%;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.<o:p></o:p></span></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="Dergiformat"><span style="LINE-HEIGHT: 150%;font-family:'Times New Roman';font-size:85%;color:windowtext;" ><o:p></o:p></span></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-85690966479661640472009-09-01T22:45:00.002+03:002009-09-01T22:46:26.832+03:00Tayy-ı Zaman<p style="MARGIN: 0cm 0cm 7.2pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: Verdana; FONT-SIZE: 8.5pt"> Yatağımın âtıl kuytularına kokunu vaat ediyorsun<br /> Durma!<br /><br /><br />Durma!<br />Torak doku damarlarıma!<br />Seni Havva'dan derledim<br />Suyu inkar ateşi kabuldür, ateşe tapınız diyorsun.<br />İşte meşkim eşkâline kanıttır, inanmıyorsun.<br /><br /> -gel ki devşirsin kendini ateş-<br /> -ten bir ırmak sen yanımdayken-<br /><br />Durma Fırat böl yatağını döl boyunca...<br />Öykümü sayıklıyorum, adına hayal buyursun hayâ ehli.<br />Aşkın maskesini taşıyorsa kin<br />Tanrı suflörüm<br />Aklımın kıblesine denk gelmeli sözleri.<br />Hadi durma!<br />Aşığı özleyen sözlerim var.<br /><br /> -gel ki sen uyurken içimde ten-<br /> -sel bir arzu arza gelen-<br /><br />Seni Adem'in kızlarından derledim<br />Elimde zinadan bir parantez adımı yazdım içine kaç kez.<br />Havva'nın doğum sancısıdır kederim<br />Kendimi ölümün mecazına iliyorum<br />Şehâdetim kelebek ölümü bir süreçtir.<br />Ve ölüm, sanılanın aksine kutlu bir hastalık...<br /><br /> -gel ki büyüsün içimde aşk-<br /> -tan bir köprü zamana uzanan-<br /><br /><br /><br />Seni korkularımdan derledim<br />Yüzümün üzerinde ürperiyor diğerleri<br />Diyorum ya, korktuğum şey çoğaltıyor beni<br />Adın, aklımda bir çağrışım<br />İlk adımdır.<br /><br />Suflörüm beni terk etti!<br />Adem'in hatıra defteriyim, yasak meyveden tatmak bir arzu.<br />Hazır ırzını vermeye rızayla<br />Sayfalarıma yazılan ne varsa<br />Şimdi belâ okunur satırlarımdan,<br /><br />Tanrının unutkanlığı var mıdır?<br /><br /><br /><br />Fırat Öncel</span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-25187087900597607302009-09-01T22:45:00.001+03:002009-09-01T22:45:50.772+03:00Dizelerimi nasırlı ellerinde uyuturum<p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span>yoksulluğu bilmek değil derdim/ içimdeki sensin<br />kaç yıl bekledim ellerinin şiirini<br />tekrar yazmak için<br /><br />çocuk düşlerimi<br />bedel diye verdim nasırlı ellerine<br />düşmeden önce eylülün gölgesi üzerimize<br />dizeler dizmiştim sendikanın şiir yarışmasına<br />"emekçi çocuğuyum ben" demek<br />suç mudur baba<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span>ansızın gelen eylül zamanları<br />halkların parsellendiği coğrafyalarda<br /><br />anlatamadım kimseye derdimi<br />en masum duygularımın (ya) saklısı<br />kıyarken can süzümü şiirlere<br />öğretmenim için titremedi mi<o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span><br />potansiyel suçluydu mahallemin çocukları<br />bize yasaklıydı damıtmak duyguları<br />okul çıkışlarında kesilirdi yolları<br /><br />maviye koşarken katledilen umutlar<br />-eti senin kemiği benim- dönemi<br />haklıdır öğretmen/ beni kim anlar<br />sustu şiire ruhum sahipsizce ağlarken<o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span>…<br />sıcaklığını özlediğimde bağrının<br />kürek aşınması dizlerin<br />şimdilerde baston taşıyan nasır dolu ellerin gelir aklıma<br />şafak sökmeden yola düşüşün<br />güneş doğumlarına tanıklığın gelir<br />hayatın yüzünü kazıyarak<br />üç kuruşa ter artığı ömür tüketen işçiler<br />bir de emekçiye düşman zihniyetler gelir<br />şaşarım kinlerinin adı nedir<br /><br />onur yoksunluğunu bilmedik ya<br />senin borcun nasıl ödenir<br /><br />kayıp şiirimin kahramanı babam<br />ödenmemiş bir borcun nafakasıdır bu masal<br />kötüler kazanırken bu dünyada<br />kaybedeni olmadık biz hiçbir düşün</span><span style="FONT-FAMILY: Verdana; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 10pt; mso-bidi-font-family: Tahoma"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: Verdana; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 10pt; mso-bidi-font-family: Tahoma"> <o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; BACKGROUND: white; VERTICAL-ALIGN: top" class="MsoNormal"><span>FATMA ŞAHİN<o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-18482270799534657822009-09-01T22:44:00.002+03:002009-09-01T22:45:19.487+03:00KATRE GÜNCELERİ<p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b><span style="font-family:Times New Roman;">pare pare dağlandım,<br />ağladıkça irili ufaklı...<br /><br /><br />gözümün rengini akıttığım yanağımda<br />bu yüzden,<br />koyu kahverengidir<br />gamzelerimin ruhu...<br /><br /><br />kıyamadığım çiçekler yerine<br />alnımda açan nasırları söktüğüm için<br />kalkerle örülüdür yazgım...<br /><br /><br /><br />kurşunlar çıkarsa gülüşlerimden<br />sakın şaşırmayın<br />ben, en çok<br />umutlarımdan vurulmuştum çünkü...<br /><br /><br /><br />sahi,<br />en son ne zaman sürünmüştüm<br />dilek kokusundan...<br />avuçlarımda biriken efkar<br />sağılmayı beklerken dualarda<br />sızım sızım...<br style="mso-special-character: line-break"><br style="mso-special-character: line-break"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b><span style="font-family:Times New Roman;">Bahar Liman</span></b></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-85138240063312335472009-09-01T22:44:00.001+03:002009-09-01T22:44:48.041+03:00DEPREM<p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bir deprem mi var yerin dibinde</span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt"></span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Neden boşluğa düşüyor ruhum ?</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">İçim kan ağlıyor her nefesimde</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Gözlerim yorgun, bedenim yorgun.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Beni de mi içine aldı bu deprem</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Kaybolan duygularım taşlar altında.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Maddem bitti. Ve maneviyatım</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">İliklerime kadar kaya altında</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sesimi duyan var mı ; bu enkaz</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bedenim sopsoğuk taşlar altında</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sirenler ötüyor her saniyede</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve neden saliseler bu kadar yavaş…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Zaman yok. Geçmek bilmiyor anlar</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Anılar yerlerde güzel anılar…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Üzerlerinde böcekler gezindi bir bir</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve onlar enkazın yiyecekleridir…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sus! Sessiz ol duyulsun sesler</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Her nefeste bir can bir hayat bekler.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Kimi kol, kimi bacak, kimi can derdinde</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Hepsinde payda bir. “korku her yerde”</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sende mi korktun ey aciz bedenim</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bedenin çürüse de ruhun çok derin</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Seni buralardan o kurtaracaktır.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve bu enkazları o yıkacaktır.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Nur nur nur…Nurdan bir nehir </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Kana kana iç şehadet getir…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Getirki korkmasınlar. Bu soğuk kardan</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Karı erit! sözlerle hayata bağlan…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve nicesini yuttu bu deprem</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Nice denizleri nice gölleri</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bir damla su ki küçük değildir </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bedenin kadar aciz değildir </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sana değil bu deprem. Kimsin bu hayatta</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Önce maneviyatı bil sonra keyfine başla…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Herkesin depremi kendi üssünde</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">insanların bedeni insan üstünde.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Durma! Bağır, çağır, seni kim duyacak</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Gözlerini kapadığında siren susacak…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bekliyor leş kargaları soğuk bedenleri</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Böcekler ki yemezler pis cesetleri.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bedenim bedenim… nerde kim bilir.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Gözlerim kapandı ruhum çekilir.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve anladım artık çıktım bu yastan.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Selalar başladı yıkık enkazdan.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Enkazlar ki mabet onlar. Uludur !</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Yerle bir olsada minberi durur.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bu deprem ki zarar veremez onlara </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Deprem ancak yutar pis bedenleri.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bu depremde bitti çok şükür.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Gidenlere dua. Kalanlara şükür</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Duyunuz ! sirenler kesildi yer yer.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">On beş saniyede yıkıldı her yer</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Duyuyor musunuz duruldu deprem </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Tüm duygularım artık enkaz altında</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Gelişin, gidişin buzlu bir infaz</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ruhun bile yanımdan çekilip gitti.</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Sen öldün… </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Ve deprem </span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">Bu yüzden bitti…</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"> <o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0.75pt 0cm 16.2pt" class="ecmsonormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: black; FONT-SIZE: 12pt">SELİM PUSAT</span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; COLOR: #444444; FONT-SIZE: 12pt"><o:p></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-87570055802414148702009-09-01T22:43:00.002+03:002009-09-01T22:44:04.712+03:00İHTİLÂM<p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">bakışındaki soğuk vedadan aklanmış</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">üstümde ayaz bir gömlek gözlerin</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">yıldızları dökülmüş </span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">aşka teşne kalır unutulan lahza</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">şubat iminde yuttuğun tablet</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">üşüyen ellerin gecede zelil</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">uykuların nüfha</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">hiç bir aynada çatlamaz yalnızlık</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">karınca duası dilinde paslı pençe</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">tutuksuz bedenin kayrana ısmarlanmış</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">gömülür ruhun evişi nakaratında</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">namazı kılınmadan bir ölü</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">kabusuna yetişir mi maşrapa</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">yaşam dediğin rizan bir yangı</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">işkil bir rüya…</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">aşk mektuplarında yavrulayan ağrı</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">göveren hasretler yüreğinde temren</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">güzelliğine berdil kestiğin damar</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">ki uyumaktır ölüme yakışan</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">MUSA BİLİK</span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-4718443354017301162009-09-01T22:43:00.001+03:002009-09-01T22:43:37.184+03:00Bırakalım Bunları<p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bırakalım bunları bir yana<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Parfümleri, şamdanları,<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">meyveli yoğurtları.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Feminizmi ve postmodernizmi<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">bir yana bırakalım.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">(Korku yok, bir kenarda durur onlar.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bırakalım bunları bir yana ve<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">girelim tırnaklardan içeri.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bırakalım hepsini bir yana<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bir kere de beceriksiz öpelim birbirimizi<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Ondört şubat armağanı almayalım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">(Ondört şubatı da bırakalım, dursun kenarda.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Kendimize hissetme izni verelim<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Deniz kenarında ilk kez eline<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">çakıl taşı alan çocuğun hissini.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Filmin yönetmenine, aktörün filmografisine bakmayalım,<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">yalnızca çimen gibi fışkıralım topuklarımızın dibinden.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Kafamız göğe değsin eskisi gibi<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">ayakkabımızın mevsime uygunluğunu derdetmeden.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Frambuazları ve milföyleri<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">bir kenara bırakalım.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Fırından ekmek alıp topuğundan ısıralım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">henüz eve varmadan.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Misketler ve çamurlu gazoz kapakları<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">girsin tırnaklarımızdan içeri.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">(Antibakteriyel sabunu da bırakalım beri.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Köşe yazılarını bir kenara bırakalım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">(Köşe yazarları bir köşede durur, korkma.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">İnsanları kenarlarla köşelerle ayırmayalım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Milletleri bayraklarla marşlarla.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Kabataş'tan Çemberlitaş'a kadar<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">gözlerimizi sırf turistlere sunmayalım.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Avcumuzdan güvercinler çıksın<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">buz gibi teoriler yerine.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Aynaya birini görmek için bakalım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Birşeyleri düzeltmek için değil.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">(Dev aynalarını da bırakalım, kıralım.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Gökdelenleri bir yana bırakalım<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">(biraz zor olacak ama olsun.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Çocuk olalım trende.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">Balığı kılçığıyla yiyelim<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-ansi-language: DE" lang="DE"><span style="font-family:Times New Roman;">(Fransız restoranını da bırakalım öteye.)<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bir tema üzerine varyasyonlar olalım.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Ütüsüz pantolon, kolasız gömlek<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">ve fütursuz bir ruh olalım.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Yosun kokalım korkmadan.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">Bırakalım bunları bir yana,<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">azıcık dursunlar orda<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">ve girelim saçlardan<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><span style="font-family:Times New Roman;">girelim tırnaklardan içeri.<o:p></o:p></span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span lang="EN-US"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"> </span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span lang="EN-US">Bora Bo</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="mso-ansi-language: TR">şna<o:p></o:p></span></b></span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-60696413290053345772009-09-01T22:42:00.000+03:002009-09-01T22:43:00.768+03:00HÜZZAM BİR AŞKIN TIRNAK İZLERİ<h1 style="MARGIN: 7.5pt 0cm 0pt"><span style="FONT-FAMILY: Tahoma; COLOR: black; FONT-SIZE: 10pt">sensizlik şarkıları<br />kör ayaz kesiğidir<br />sana dair her nota<br />yaramın dikişlerine tüner<br />nesli tükenme tehlikesindeki tınılar<br />hüzzam bir aşkın çırpınışları<br />biraz baldırandır<br />biraz da panzehir<br />rüyalarımda sessizce yakamozlanman<br /><br />yakamoz öyküleri<br />urganın boğazda bıraktığı emanettir<br />sana dair her soluk<br />boğulma öncesi son nefese konar<br />celladına sevdalanmış kan<br />azıcık hayattır<br />azıcık da ölüm<br />umutlarımda dolaşan izdüşümün<br /><br />umut romanları<br />kavuşamayan iki ırmağın yakasındaki güldür<br />sana dair her karakter<br />düşük cümlelerimin sonunda -biter-<br />devrik aşkın huzmeleri<br />hüzzam bir aşkta tırnak izleri<br />ya mavidir<br />ya da toprak<br />yüreğimin süveydasındaki parmak izin<br /><br />ve yürek şiirleri<br />uçurum kıyılarında açan emarelerdir<br />sana dair her dize<br />gecenin sol yanına düşer<br />kendi düşüp ağlayan imgeler<br />hüzzam bir aşkın gözyaşı<br />hem ilktir<br />hem de son<br />sana yazdığım her şiir…<br /><br />Ferit Erpolat</span></h1>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-33508039345935313312009-09-01T22:41:00.000+03:002009-09-01T22:42:16.691+03:00berca<p style="LINE-HEIGHT: 150%; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">ve geçtin mi<br />haykırmam için sin şehri surlarından<br />şimdi o herkesçe ezberlenen çağın korkusu içinde<br />bütün kılıçlar yenik düşer<br />karşılaşınca oğul ağusunu yüzünde taşıyan bir annenin ...<br />İlk fasıla başlar ...<br /><br /><br />I-<br />yanıtsız bıraktım her şeyi<br />yeraltıyım<br />ardına bakmadan yürünen nuhvari zaman<br />kutsal gül adına<br />bahsedilir ki;<br />cebine bakır su tası bağlayan uzun sakallı abdal<br />elinde isli bir kandille :<br />’halil cibran da bu toprağın küllerinden doğdu ey insanlar’<br />yıldızların da dili var mı ?<br />kalbin kadar uzak<br />iki suskunluk arası alnımın içine giren mırıldanmalar<br />örttüm gümüş rengi soruların üzerini<br /><br /><br />II-<br />kefarete iki düğüm, kitreli ağzında gülümseme<br />silik satırlı bir rüyaya uyuduğum pencere<br />dedim,unutmamak için<br />fırtınam savrukluğum oldu hep …<br />ocağa ıhlamuru koyup<br />dal kırıklarını topladı, kesilişimi bana verdi<br />turnaların gözü önünde soyarak yüzümün çizgilerini<br />ağzımda tanrıları kovalayan kar kristali<br /><br /><br />III-<br />konuştuk<br />güneyden, kuzeyden<br />ay vakti yanağımdan çalarak gamzeyi<br />kıyıda yırtılan ellerin ...<br />hangi erk bağladı tel köprüler örüldü<br />her seferinde incittiğim kutsal su<br />erkeklerin ağlaması neden orman gibi kar gibi ?<br />dönmez böyle zamanlarda dolunay<br />bilenen kararım<br />ganj nehri !<br /><br /><br />IV-<br />çıkıp ölüler ülkesinin azgın deltasından<br />neye yarar yaşamam ?<br />başsız bir ceset ömrüm uçuşan serçe ağzı<br />ve duası belkuşağında,<br />utangaç bir niyete çekilen firdevs aşkı<br /><br />karlı dizleri ısıtmıyor artık seccadeler<br />neydi o mezar taşını kavrayan el<br />patiskadaki ateşten yazı<br />oğlunum dedim, kalbim<br />ışığın değdiği yeri öpen yezidi<br /></span></p><p style="LINE-HEIGHT: 150%; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">sema güler</span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-28556784294195483902009-09-01T22:40:00.002+03:002009-09-01T22:41:23.184+03:00Masumiyet Müzesi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg59zrXYKi1f8w-lR7RmHCg50M5aLgTgF-hzUdKazN6iKTwlytD2BARyRJp_owciF8mDfvJ2QorDKhfefIWvodnIjEYAZNY1l5sqAfps6WwIVJ0CgWZv9VoBVLwEYWCCltcSZpHgSjjK8IY/s1600-h/Masumiyet+m%C3%BCzesi.jpg"><img style="MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 320px; FLOAT: left; HEIGHT: 253px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376586263020720194" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg59zrXYKi1f8w-lR7RmHCg50M5aLgTgF-hzUdKazN6iKTwlytD2BARyRJp_owciF8mDfvJ2QorDKhfefIWvodnIjEYAZNY1l5sqAfps6WwIVJ0CgWZv9VoBVLwEYWCCltcSZpHgSjjK8IY/s320/Masumiyet+m%C3%BCzesi.jpg" /></a><span style="font-family:Times New Roman;">Masumiyet müzesi, Orhan Pamuk’un Nobel ödülü aldıktan sonra yazdığı ilk kitabıdır.Pamuk; kitabı, <i style="mso-bidi-font-style: normal">Kar </i>kitabından sonra bir-iki yıl yazmış daha sonra rafa kaldırmış , <i style="mso-bidi-font-style: normal">İstanbul hatıralar ve şehir </i><span style="mso-spacerun: yes"></span>kitabını yazdıktan sonra <span style="mso-spacerun: yes"></span>tekrar geri dönerek dört yıllık bir yazma süreci daha geçirdikten sonra altı yılda bu kitabını tamamlamış.<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span><i style="mso-bidi-font-style: normal">"her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu, amacının da mutlu olmak olduğunu bilir ama sonra yalnızca aptallar mutlu olur. nasıl izah edeceğiz bunu?"<o:p></o:p></i></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span><o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Kitabin konusu, Sibel ile nişanlı olan Kemal’in uzaktan akrabaları olan <span style="mso-spacerun: yes"></span>Füsun’a aşık olması ve Kemal’in zengin,Füsun’un tezgahtar olmasından dolayı eski Yeşil Çam filmlerini çağrıştırmıyor değil.Kitabın bir kısmında Füsun film yıldızı olmak ister ve Kemal de Füsun’a yakın olabilmek uğruna film için finansman sağlar. <o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Kemalin aşkı zamanla saplantı haline gelir.Kemal artık sevdiği kadının evinden ona ait olan eşyaları alıp biriktirmeye başlar.Bu eşyalar ile saatler geçirir ve bu geçirdiği saatler onun en mutlu anlarındandır.Saplantısı büyüyen Kemal daha sonra Füsun’un evini satın alır ve topladığı eşyaları burada sergiler.Bu müzenin hikayesini de Orhan Pamuk’a yazar.Bu müzenin broşürü de Masumiyet Müzesidir.Kitabın sonunda Masumiyet Müzesine giriş bileti ve Masumiyet Müzesini tarif eden harita bulunmaktadır.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Masumiyet Müzesi, <i style="mso-bidi-font-style: normal">Cevdet bey ve Oğulları</i>’ndan sonra en uzun Orhan Pamuk kitabıdır.Romanda Hilton Otelinde geçen elli sayfalık nişan bölümü bulundurmakta ve Bu nişan sahnesinde Pamuk eski kitaplarındaki karakterler ile okuyucuyu buluşturup sürpriz yapmakta kendi kurgu Nişantaşı’sını oluşturmaktadır.Tıpkı Balzac’ın roman karakterlerini diğer kitaplarında da <span style="mso-spacerun: yes"></span>kullanarak küçük bir köy yaratması gibi.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">“Çünkü benim dünyamda yasayan ve benim durumuma düşen Türk erkeklerinin çoğu gibi ben de, delice aşık olduğum kadının aklından neler geçtiğini, onun hayallerinin ne olduğunu anlamak yerine, onun hakkında hayaller kuruyordum yalnızca…”<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Müze, kurgu ile yaşadığımız dünyayı birleştirilmesi bakımından bir ilk.Bana göre Orhan Pamuk müze işini abartıp eşya tasviri ile fazla uğraşmış.Müzeyi gezmeknin beni heyecanlandıracağına pek inanmıyorum. Füsun’un dokunduğu herhangi bir tuzluk, benim adıma yetmişlerden kalma başka bir eşya olmayacaktır.Benzer şekilde Rusya’da Dostoyevski’nin Suç ve Ceza kitabı için turlar düzenlenmektedir.Raskolnikov’un<span style="mso-spacerun: yes"> </span>cinayeti işlediği ev, gezdiği sokaklar kaldığı ev…<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Kitabın Resmi Sitesi;<o:p></o:p></span></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><a href="http://www.masumiyetmuzesi.com/"><span style="color:windowtext;"><span style="font-family:Times New Roman;">www.masumiyetmuzesi.com</span></span></a><o:p></o:p></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesini Banu Güven’e anlatması;<o:p></o:p></span></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><a href="http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/457412.asp"><span style="color:windowtext;"><span style="font-family:Times New Roman;">http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/457412.asp</span></span></a><o:p></o:p></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Sabah Gazetesi röportajı<o:p></o:p></span></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><a href="http://arsiv.sabah.com.tr/2008/08/31/pz/haber,1D6D45D1BDA646F6A4029BD852EEF853.html"><span style="color:windowtext;"><span style="font-family:Times New Roman;">http://arsiv.sabah.com.tr/2008/08/31/pz/haber,1D6D45D1BDA646F6A4029BD852EEF853.html</span></span></a><o:p></o:p></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Aktüel Dergisi Röportajı <o:p></o:p></span></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><a href="http://www.yeniaktuel.com.tr/dun112,73@2100.html"><span style="color:windowtext;"><span style="font-family:Times New Roman;">http://www.yeniaktuel.com.tr/dun112,73@2100.html</span></span></a><o:p></o:p></b></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="center"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Hüseyin Kılıç<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-tab-count: 1"><span style="font-family:Times New Roman;"></span></span><o:p></o:p></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-86268415802745935212009-09-01T22:39:00.000+03:002009-09-01T22:40:02.416+03:00Yumuşakge Edebiyat Eylemi<p style="LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></p><p style="LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt"><span style="mso-spacerun: yes"> Y</span></span><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt">aklaşık bir senedir Ankara’daki dergicilik faaliyetlerini takip ediyorum, özellikle de edebiyat dergilerini. Hemen hemen her dergiden haberdarım diyebilirim. İmkânlarım yettiğince alıp okumaya çalışıyorum. Maalesef her dergiyi her kitabevinde bulamıyorum. Bu sebeple Ankara’daki kitabevleri arasında Turhan, Vadi ve Birleşik’in ayrı bir yeri bende. Bu kitabevlerinde yeni çıkmaya başlayan her edebiyat dergisini; özellikle de genç arkadaşların kendi çabalarıyla çıkardıkları, çoğunluğu fotokopi yoluyla çoğaltılan dergileri bulmak mümkün. Son zamanlarda fotokopiyle çoğaltılan dergilerde epey bir artış söz konusu ama böyle dergilerin yanında yine genç arkadaşların çıkardığı bazı dergiler var ki; bu dergiler, gerek şekil gerekse içerik yönünden iyi diye nitelendirilen ve yıllardır çıkan pek çok dergiye taş çıkaracak nitelikte. Tabi bu sadece benim fikrim. <o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt">Geçtiğimiz ay yeni bir edebiyat dergisi mayıs-haziran sayısıyla raflardaki yerini aldı: Yumuşakge Edebiyat Eylemi. Raftaki onlarca derginin arasında kırmızı tonların hüküm sürdüğü kapağıyla dikkatimi çeken bu dergi, kapakta yer verdiği Rilke’nin sözüyle mest etti beni. Aylardır aradığım, beklediğim cevap buydu: “Evet, mümkündür.” Aylardır arkadaşlarımla birlikte Tûtî için uğraşıyorduk ama imkânsızlıklar yakamızı bir türlü bırakmıyordu. İşte bu hâldeyken “Ğ Dergisi” çıktı karşıma. Dergiyi aldım elime ve bir bir karıştırdım sayfaları. <span style="mso-spacerun: yes"> </span>İşte ellerimde -eminim ki- pek çok imkânsızlığa rağmen çıkmış bir dergi vardı ve bu sıradan bir dergi değildi. Bir ses geldi: “Kapatıyoruz abi!” Dergiyi usulca kapattım, elimi cebime attım. Cebimde altı lira param vardı ve derginin fiyatı altı liraydı. Aldım. Eve yürüyerek gidebilirdim. Öyle de yaptım. <o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt">Derginin teknik kadrosunu Abdullah Faruk Gönüllü, Aykut Ertuğrul, Cihad Özsöz, Ömer Faruk Demirel ve İrem Ertuğrul oluşturuyor. 48 sayfa olan dergide şiirler çoğunlukta. Şiirlerin haricinde deneme, hikâye, eleştiri türünde yazılar yer almakta. Tolga Çokdeğer’in çizimleri ise dergiye ayrı bir hava katmış. Dergide “Genç yazarlar tedirgin mi?” başlıklı bir de “soruşturma” var. Çeşitli edebiyat dergilerinde yazan, editörlük yapan bazı genç yazarlara Türkiye’deki edebiyat dergiciliğine dair sorular yöneltilmiş. Genç yazarların verdiği cevaplar bir hayli ilginç doğrusu ve de dikkat çekici. Yedi farklı yazardan sorgulayıcı nitelikte, sıradan olmayan ve kaliteli cevaplar alınmış. Bu soruşturma, takdim yazısında belirttikleri karın ağrılarına destek verici nitelikte olmuş. Dikkati çeken bir diğer nokta ise derginin 32. sayfasını kaplayan ilan. Bu ilan, tüm dünya edebiyatına dair esprili bir yaklaşımı içinde barındırıyor ve akla Dublörün Dilemması, Tatlı Rüyalar gibi kara mizah türünde yazılmış kitapları getiriyor. Dergide, en sonda “Pinpon Hikâye” başlıklı -yine- ilginç bir bölüm var. Bunun kolektif roman çalışması olduğunu yazıyorlar. Derginin 21.sayfası ise -küçük bir not dışında- boş bırakılmış. Bu sayfalarını da (daha sonraki sayıları için) yazılarını el yazısıyla gönderen arkadaşlara ayırmışlar. Bir sayfalarına ise Rilke’nin (Brigge’nin Notları’ndan) iki paragraf uzunluğunda bir yazısını koymuşlar. Diğer dergilerden ayrı olarak, derginin başında yer alan “Üç Gün Masalı” başlıklı yazı, tefrika hâlinde yayımlanacakmış. Genel olarak dergi, (tüm yazılarını buna dâhil edebiliriz) okunmaya değer, iyi denebilecek yazıları içinde barındırıyor. Bu arada takdim yazısında ise karın ağrılarından bahsetmişler, edebiyat dergiciliğine dair -benim de hem fikir olduğum- doğru tespitlerde bulunmuşlar. Fikirlerini destekleyecek bir de eylemde bulunmuşlar. Dergide yer alan yazıların sahiplerine -şimdilik- 10 lira telif hakkı veriyorlar. Unutmadan söyleyeyim, -kanımca- dergideki yazarların birkaçı takma isim kullanıyor.<o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt">Her şeyiyle ilginç ve -hakkıyla- okunmaya değer bulduğum “Yumuşakge” hakkındaki naçizane fikirlerimi burada sonlandırmadan evvel dergide yer alan Murat Murat’ın “Taşlar” isimli şiirinden küçük bir bölüme yer vermek istiyorum: “sözlerim vardı bir tek artık senin olsunlar / bilir misin sevgilim ölmek susmakla başlar…” <span style="mso-spacerun: yes"> </span><o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt"><o:p> </o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: normal; TEXT-INDENT: 1cm; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="FONT-FAMILY: 'Times New Roman'; FONT-SIZE: 12pt">Mehmet Selim Özban<o:p></o:p></span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-92154991704278486252009-09-01T22:38:00.002+03:002009-09-01T22:39:15.694+03:0013 Tzameti<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuXXrVgObQVThS1gZfNcDE7wHi-bo2sXVO1RTM4hmy_tzle1qstSo3KI3E6AOsOVqaxjFyyx2a-cEK1AhiCWx7cjkEfSxnGY1Y0OiRhc-aDyFvoCuFFflwWeQce_9A47M_vRxpD1Ry7F8A/s1600-h/13+Tzameti.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 240px; FLOAT: right; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376585837977349122" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuXXrVgObQVThS1gZfNcDE7wHi-bo2sXVO1RTM4hmy_tzle1qstSo3KI3E6AOsOVqaxjFyyx2a-cEK1AhiCWx7cjkEfSxnGY1Y0OiRhc-aDyFvoCuFFflwWeQce_9A47M_vRxpD1Ry7F8A/s320/13+Tzameti.jpg" /></a> <b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Künye<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></b> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></b></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Yapım Tarihi: 2006/Fransa<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Yönetmen: Géla Baublani<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Senaryo: Géla Baublani<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Türü: Dram, Gerilim<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Oyuncular: Georges Babluani, Aurelien Recoing, Pascal Bongard<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Süre: 90dk.<o:p></o:p></span></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">2005 Venedik Film Festivali ve 2006 Sundance Film Festivali gibi iki prestijli ödülün sahibi olan 13 Tzameti, Fransız yönetmen Géla Baublani’nin “debut” filmi. Sınırları zorlayan senaryosuyla ve olay örgüsüyle gerçekten ilginç ve izlemeye değer bir film olan 13 Tzameti, “küçük” insanların hayatları üstüne çarpıcı bir film. </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Sebastian, Fransa’ya göç etmiş bir Gürcü ailenin çocuğudur. Bulduğu ufak tefek işlerle bir şekilde hayatını kazanmaya çalışmaktadır. Çatısını onardığı evin sahibi ölünce parasını alamayacağını öğrenir ve tanık olduğu konuşmalarda önemli olduğunu düşündüğü bir zarfı çalarak evden ayrılır. Zarfın içindeki opera bileti, Sebastian’ı sürpriz bir şekilde, gerilim dolu ve sıkıntılı bir maceraya sürükleyecektir. </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">13 Tzameti ayrıca “kapitalizm” düzenini de sert bir şekilde eleştiriyor. “Küçük” insanları ucuza çalıştırma ve “büyük” insanların pastadan yediği dilimi en sert ifade şekliyle anlatıyor. Yönetmen bu filminde yine pesimist ve bir o kadar da fedakar bir karakter yaratmış. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Kapitalizmin insanlar üzerinde açtığı derin yaraları görmek için seyredilebilecek en güzel çalışmalardan biri. Filmin Hollywood uyarlaması da yapım aşamasında ve Brad Pitt’in sahip olduğu “Plan-B” şirketi tarafından yeniden çekilme hakları satın alındı. </span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-86381667740129739262009-09-01T22:37:00.003+03:002009-09-01T22:38:36.116+03:00KAYBOLMAYAN BİR AŞKIN ÖYKÜSÜ: KAYIP YÜZÜK...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpJPDmn7iywReRPwFvoRIkMQuHD_J-is6uhr604tg-6e1PUENSkpEQ5kLFmZoS_mE0zKaE5J-36hYltBzqVUqV_VSLap7G7NeJBejllLOpwVeCr2AO3ZPtNnLWnbl-ND5YXz6LHGuK4E9v/s1600-h/KAYBOLMAYAN+B%C4%B0R+A%C5%9EKIN+%C3%96YK%C3%9CS%C3%9C+KAYIP+Y%C3%9CZ%C3%9CK....jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 222px; FLOAT: right; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376585686807262594" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpJPDmn7iywReRPwFvoRIkMQuHD_J-is6uhr604tg-6e1PUENSkpEQ5kLFmZoS_mE0zKaE5J-36hYltBzqVUqV_VSLap7G7NeJBejllLOpwVeCr2AO3ZPtNnLWnbl-ND5YXz6LHGuK4E9v/s320/KAYBOLMAYAN+B%C4%B0R+A%C5%9EKIN+%C3%96YK%C3%9CS%C3%9C+KAYIP+Y%C3%9CZ%C3%9CK....jpg" /></a><br /><div><b><span style="color:black;"><span style="font-family:Times New Roman;">Kayıp Yüzük<br />( Closing the Ring) </span></span></b><span style="color:black;"><br /><span style="font-family:Times New Roman;"><b>Yönetmen:</b> Richard Attenborough<br /><b>Senaryo: </b>Peter Woodward <b><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></b></span></span><br /><div><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="color:black;"><span style="font-family:Times New Roman;">Film Türü</span></span></b><span style="color:black;"><span style="font-family:Times New Roman;">: Drama, Romantik<br /><b>Görüntü:</b> Roger Pratt<br /><b style="mso-bidi-font-weight: normal">Süre:</b> 118 dk<o:p></o:p></span></span></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><b><span style="color:black;"><span style="font-family:Times New Roman;">Müzik:</span></span></b><span style="color:black;"><span style="font-family:Times New Roman;"> Jeff Danna<br /><b>Oyuncular:</b> Shirley MacLaine, Christopher Plummer, Mischa Barton, Stephen Amell, Neve Campbell, Gregory Smith, David Alpay, Pete Postlethwaite, Martin<b><o:p></o:p></b></span></span></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><strong>Gösterim Tarihi: </strong><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold">29 Ağustos 2008<o:p></o:p></span></strong></span></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></strong></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>İç dünyamızı ifade etmeye yarayan birçok güç var. Bana göre hem dış dünyanın hem de düşlemiş olduğumuz iç dünyamızın gerçekliğini aynı anda yakalamanın yollarından biri de “sinema”dır. Derginin bu sayısında farklı bir şeyler yapmak istedim ve senaryo dersinin etkileriyle de bir film tanıtımı yapma konusunda karar kıldım: Kaybolmayan bir aşkın öyküsü, <i style="mso-bidi-font-style: normal">“Kayıp Yüzük...” <o:p></o:p></i></span></span></strong></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><strong><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="mso-tab-count: 1"></span></span></i></strong><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold">Kayıp Yüzük bir ucu günümüze, diğer ucu II. Dünya Savaşı’na dayanan bir filmdir. Filmde Ethe Ann’ın 1990’lardaki halini Shirley Maclaine, gençliğini ise Mischa Bartan canlandırmaktadır. 1991 yılında Michigan eyaletinin küçük<span style="mso-spacerun: yes"> </span>kilisesinde bir cenaze töreni düzenlenir. Töreni yapılan kişi II. Dünya Savaşı’nda görev almış olan emekli bir pilottur. Ölmüş olan pilotun kızı, babasının silah arkadaşlarına kilisede dokunaklı bir konuşma yaparken annesi Ethel Ann (Shirley Maclaine) kiliseye girme ihtiyacı bile duymaz. Hatta hal ve hareketlerinden yola çıkarak kocasının ölümünden hiç etkilenmemiştir bile diyebilirim. <o:p></o:p></span></strong></span></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="mso-spacerun: yes"></span>Film geriye atlama teknikleriyle şekillenir. Bundan tam elli yıl önce 1941’de aynı kasabada henüz çok genç olan Teddy Gordon (Stephen Amel) ve en yakın iki arkadaşı Jack ve Chuck savaşa katılmaya hazırlanırlar. Bu arada Teddy, henüz on yedi yaşında olan sevgilisi Ethal Ann (Mischa Barton) ile savaş sonrasında yaşamayı planladıkları evi yapmaya çalışır. Ethel Ann, yaşam dolu genç ve güzel bir kızdır. Teddy ise yakışıklı bir çiftçidir. Bu arada beklenen olmuştu Pearl Harbor Baskını gerçekleşmiştir. Teddy Gordon sabah olunca savaşa katılacaktır. Bunun üzerine genç aşıklar ailelerinden gizli olarak kendi aralarında evlenirler. Hatta ayrı ayrı takacakları iki yüzükleri bile yoktur. Tek bir yüzüğe ikisinin adını yazdırırlar. Ann de<span style="mso-spacerun: yes"> </span>annesinin gelinliğini giyer. Ann, savaşa gidecek olan kocasına hiç unutulmamak, gittiği her yerde hatırlanmak için yüzüğü ona verir. Evlilik kutsaldır ve onlar bu kutsallığı sonsuza kadar, sonuna kadar yaşayacaktır.</span></strong> <strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold">İzlediğim bir başka film ise “ Kaybedeceğini bildiğin bir şeye fazla bağlanma sonra kopamazsın” diyordu. Ethen Ann, Teddy’ yi kaybedeceğini bile bile ona bağlanır hatta ona hayatını adar. Çünkü Ann, aşıktır. Daha sonra Teddy, ölmesi durumunda karısına yardım etmesi ve ona sahip çıkması için Chuck’dan söz alır ve üç arkadaş savaşa katılmak üzere kasabadan ayrılırlar. <o:p></o:p></span></strong></span></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">1944... Teddy’nin uçağı yoğun sis nedeniyle Belfast’daki bir dağa çarpar. Ölmek üzere olan Teddy, tesadüfen orada bulunmakta olan İrlanda’lı bir gence Amerika’daki <span style="mso-spacerun: yes"></span>karısına ulaştırmak üzere yüzüğü verir. Ama Teddy’nin son sözleri de yüzük de karısına ulaşamaz. Bu karanlık olay henüz 21 yaşında olan Ann’in de hayatını karartır. <o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">Aradan elli yıl geçer. Belfast’lı bir genç olan Jimmy, dağda bulduğu bu yüzüğü Ann’e ulaştırdığında üzeri sırlarla ve anılarla örülmüş olan o gizlemli duvar da sökülür. Bu anılar mezarlığı, sırları gün ışığına çıkarmak için elli yıl sonra tekrardan açılır. Duvarın arkasında Teddy’nin mektupları, üniforması, resimleri, fotoğrafları, onun hakkında çıkan gazete haberleri saklıdır. <o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">Film geçmiş ile gelecek arasında gidip gelerek ilerler. 1941-1991 yılları arasında adeta mekik dokunur. Zaman zaman savaş sırasındaki genç aşıkların öyküsüne ara verilir ve seyirci aniden kendisini bir cenaze töreninde bulur. Bu noktada filmin gözüme çarpan bazı eksikliklerini de söylemeden geçemeyeceğim. Bu gidip gelmeler bazı düğümlerin erkenden çözülmesine ortam hazırlar. Böylece her şey daha ilk baştan adım adım belli olmaya başlar. Kamera üç erkek ve bir kadın arasına yerleştirilir. Bir arkadaşlık örneği olan Teddy, Jack ve Chuck aşk devreye girince birbirinden kopar. Teddy, Ann ile yarın evleneceklerini söyler ve dönmemesi halinde onu Chuck’a emanet eder. Sonra filmdeki ileri bir sıçramayla kendimizi elli yıl sonrasında, Chuck’un cenaze töreninde buluruz. Bu yüzden filmdeki bazı düğümlerin gerektiğinden biraz erken çözüldüğü kanısındayım. <o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">Bütün bunlar olurken aynı zamanda bugünün Belfast’ında meydana gelen bir terör olayı hızlıca anlatılır. Olayları bağlamakta zorluk çekiyorum bir an. Ann, Almanya ve Belfast arasında geçmekte olan savaşta ölen bir genç askerin elini tutar dakikalarca. Sanki askerin yüzünde, Teddy’nin yüzünü görür. Uçak düştüğünde Teddy’de mi böyleydi diye geçirir aklından ve sonra da askerin kanlı elini öper Teddy’in elini öpercesine. (Filmde<span style="mso-spacerun: yes"> </span>beni en çok etkileyen sahnelerden biriydi burası.) Yani, “Geri Dönüş” <span style="mso-spacerun: yes"></span>tekniği oldukça yoğun kullanılır Kayıp Yüzük’de. <o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">Kayıp Yüzük, içiçe girmiş ilişkileri, yarım yüzyılık gizemleri ve ardından gelen elli yıllık çözülmeleriyle kaybolmayan bir aşkı öyküsünü sunar bize. Günümüz geçliğinin aşk anlayışı içerisinde saplanıp kaldığı materyalizmine, aşkın ölümsüzlüğü ve manevi gücü ile misilleme yapılır sanki. Hem de sevmenin, heveslerin, arzuların, bağlılıkların o akıl almaz çözülmelerine karşı yapılır bu misilleme. Kimi aşka ve sadakate sevdiği bir yemekten bahseder gibi sıradan yaklaşırken ve kimi sadece el ele vitrine çıkmanın gösterişini yaparken!<span style="mso-spacerun: yes"> </span><o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;">Son olarak, Kayıp Yüzük’de aynı kadının yaşadıkları, farklı kuşaklardan oyuncularla birleştirilerek perdeye yansıtılır. Film, izleyicisine bazı<span style="mso-spacerun: yes"> </span>kadınlar hiç değişmez dedirtir. Ne elli yıl öncesinde <span style="mso-spacerun: yes"></span>ne de elli yıl sonrasında bu gerçek değişmeyecektir. <span style="mso-spacerun: yes"></span>Ve gerçek olan şey şu ki: Aşka bütün gücüyle inanan kadınlar, hatırlayarak yaşar...<o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span>İyi seyirler...<o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="TEXT-INDENT: 35.4pt; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></span></strong></p><br /><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><strong><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="FONT-WEIGHT: normal; mso-bidi-font-weight: bold"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-tab-count: 1"></span>Seda Koca</span></span></i></strong><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><o:p></o:p></i></b></p></div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-76984155389920789582009-09-01T22:35:00.001+03:002009-09-01T22:36:40.329+03:00İNSANLIK HALLERİ<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDzvPJMA6qH5M-6O5j-iPw4BpcsF_wffHdiVf62izOaF1wBi40EKw0WtSwHPDoxS5ywqLkqh7_6g9zg8mX1V66uy3TiJ3P3dqQEvGbUlJDtImjqiCs6VhB0T_nx2WKp9NEhfuhgdYQ9XBj/s1600-h/%C4%B0NSANLIK+HALLER%C4%B0.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376585156946839826" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDzvPJMA6qH5M-6O5j-iPw4BpcsF_wffHdiVf62izOaF1wBi40EKw0WtSwHPDoxS5ywqLkqh7_6g9zg8mX1V66uy3TiJ3P3dqQEvGbUlJDtImjqiCs6VhB0T_nx2WKp9NEhfuhgdYQ9XBj/s320/%C4%B0NSANLIK+HALLER%C4%B0.jpg" /></a> <span style="font-family:Times New Roman;">Teoman’ın dokuzuncu stüdyo albümü <i style="mso-bidi-font-style: normal">İnsanlık halleri</i>.Diğer albümleri (Bülent Ortaçgil ile düet, Film müzikleri vs.) ile birlikte on sekizinci albümü.Bin dokuz yüz doksan altı’dan beri albüm çıkardığı göz önünde bulundurursak;yılda yaklaşık bir buçuk albüm çıkarmış oluyor.Sadece stüdyo albümlerini sayarsak bir buçuk yılda bir albüm çıkarmış oluyor.Stüdyo evden daha merkezi bir yerde olsa gerek, Teoman hiç çıkmıyor çünkü.<?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span> <div><br /><p style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="center"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="center"><span style="font-family:Times New Roman;">Albüm on bir şarkıdan oluşmakta. Bunlar;<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Sevişirdik Bazen:<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu şarkı bana <i style="mso-bidi-font-style: normal">Motosikletli kız </i>şarkısında olduğu gibi<i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="mso-spacerun: yes"> </span></i>klasik Teoman albüm açılış şarkılarındanmış gibi geldi.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Şarkı, <i style="mso-bidi-font-style: normal">Ahmet Erkan</i>’ın<span style="mso-spacerun: yes"> </span><i style="mso-bidi-font-style: normal">gül şiir</i>’inden bestelenmiş.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Çoban Yıldızı <o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Albüm’ün single olarak çıkan parçası.Teoman’ın Klasik duygusal şarkılarından biri olmuş.Ben ritminin<span style="mso-spacerun: yes"> </span>çok yavaş olması nedeniyle pek ısınamadım..<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Galata'da Rıhtımda<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Gitar melodisini ve tonunu tam oturtmuş şarkı. Sözler sırasında arkadan bateri atakları ile süslenmesi de ayrı bir güzellik katmış.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu şarkıyı dinledikçe nedense aklıma <i style="mso-bidi-font-style: normal">KupaKızı ve Sinek Valesi</i> geliyor.Klipteki köprü sahnesinden<span style="mso-spacerun: yes"> </span>Galata köprüsü’nü çağrıştırıyor. </span><span style="FONT-FAMILY: Wingdings; mso-ascii-font-family: 'Times New Roman'; mso-hansi-font-family: 'Times New Roman'; mso-char-type: symbolfont-family:Wingdings;" ><span style="mso-char-type: symbol;font-family:Wingdings;" >J</span></span><o:p></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Ruhun Sarışın<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Teoman albüm yapmadan önce oturup; bir şarkı düet, bir şarkı duygusal, bir şarkı konserlerde seyirciyi coşturacak şekilde olsun diye mi yazıyor anlamadım.En fazla albümlerinde düet yapan müzisyen sanıyorum.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Şarkının arkasındaki melodiyi çok sevdim.Çok eğlenceli geldi.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">1 Kadın ve 1 Erkek<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Baştaki gitar melodisi, gitar solosu, Teoman’ın vokal geçişleri gayet güzel olmuş.Albümün bana göre en iyilerinden.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Kadın ağlar, erkek bakar<br />Kadın duyar, erkek duymaz<br />Kadın sorar, erkek susar<br />Kadın gider, erkek içer<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Fahişe<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">herkes, dedi, merak içinde<br />ölümden sonra hayat var mı diye<br />boşuna düşünürler<br />sanki hayat varmış gibi ölümden önce<b style="mso-bidi-font-weight: normal"><o:p></o:p></b></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu albümde en beğendiğim şarkı bu oldu.Gerek sözler gerekse gitar melodisi ve sonundaki bir dakikalık melodi gayet farklı hava katmış şarkıya.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">niye sattın vücudunu?<br />daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhu?<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu sözler Dostoyevski’nin Suç ve Ceza şarkısına gönderme yapıyor.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">korkum; çığlık atan adam gibi<br />tablodaki, şakağımda ellerim<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Herkesin bildiği <span style="color:#444444;">Munch’ün Çığlık tablosuna </span>gönderme yapıyor sanırım.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Şarkınız diğer vurucu sözleri;<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">ek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya<br />aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda<br />şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Gündüz Düşleri<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu şarkının melodisi de çok eğlenceli. <o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Mavi Kuş İle Küçük Kız<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu şarkının ismi Bülent Ortaçgil’in Mavi Kuş ve Küçük Kız şarkılarına gönderme yapıyor sanırsam.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Zaten şarkıda <i style="mso-bidi-font-style: normal">“pek iyi olmadı şarkı en iyisi gel “ortaçgil” dinleyelim</i>” sözü geçmekte.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">yalancıyımdır biraz ama bana inan<br />sarhoşken hep çok sahiciyimdir<br />yine fazla içmiştim bu akşam da<br />coşmuş kalbim,of nal gibiyim.<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Elveda<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu albümde melodisini en sevdiğim şarkı.Sözlerle birlikte arkadan gelen bateri atakları şarkıya değişik bir hava katmış.Sözlerden pek bir şey anlamadım açıkçası </span><span style="FONT-FAMILY: Wingdings; mso-ascii-font-family: 'Times New Roman'; mso-hansi-font-family: 'Times New Roman'; mso-char-type: symbolfont-family:Wingdings;" ><span style="mso-char-type: symbol;font-family:Wingdings;" >J</span></span><o:p></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Yalnız Kalpler Sütunu<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Bu albümün en sevmediğim şarkısı.Nakarat kısmı dışında <i style="mso-bidi-font-style: normal">En GüzelHikayem</i>’e benzettim nedense.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><b style="mso-bidi-font-weight: normal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">Uçurtmalar<o:p></o:p></span></i></b></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"><i style="mso-bidi-font-style: normal">Elif Şafak</i>’ın sözlerini yazdığı şarkı.Bu albümün beğendiğim tek duygusal parçası.Teoman’ın son dakika golü.<o:p></o:p></span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><i style="mso-bidi-font-style: normal"><span style="font-family:Times New Roman;">En sevdiği renk mor olan kadın<br />En sevdiği kelime "asi"<br />En sevdiği oyun incitmek beni<br />Hıncı, çocukluktan kalma bir yara izi gibi<o:p></o:p></span></i></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Albüm ne çok kötü, ne çok beğendiğim bir albüm oldu benim adıma. Puan versem on üzerinden altı verirdim heralde :)</span></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Hüseyin Kılıç<o:p></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="center"><span style="font-family:Times New Roman;"><span style="mso-spacerun: yes"></span><o:p></o:p></span></p><br /><p style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal" align="center"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-68664765665419600842009-09-01T22:28:00.001+03:002009-09-01T22:35:08.532+03:00Maria Puder’den<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZ27Dv4W_H8Np2Ap_VwFf8z6QQedSBEVO65MZO2eiOahYLcHBxpyxnCLsVAExjiYokqPVgEZjLMMgV7BtGWkhI6qeun0l7-Wq6uuWuhevQnzwui39RPaqeSo0UED7a9-ynKWJoiAKfNEqq/s1600-h/Maria+Puder.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 320px; FLOAT: right; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5376584656344032530" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZ27Dv4W_H8Np2Ap_VwFf8z6QQedSBEVO65MZO2eiOahYLcHBxpyxnCLsVAExjiYokqPVgEZjLMMgV7BtGWkhI6qeun0l7-Wq6uuWuhevQnzwui39RPaqeSo0UED7a9-ynKWJoiAKfNEqq/s320/Maria+Puder.jpg" /></a><span style="font-family:Times New Roman;">Siz de bütün diğer erkekler gibi, her şeyi kabul eder görünerek her şeyi kabul ettirmek yolunu tutuyorsunuz. Yok dostum! Böyle yatıştırıcı laflarla meseleler halledilmiş olmaz. Düşününüz ki, bu mevzu üzerinde kendime karşı olsun, başkalarına karşı olsun, daima açık ve riyasız hükümler vermeye çalıştığım halde bir neticeye varamadım. İnsan, bilhassa kadın ve erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor. Ben bunu istemiyorum. <strong>Beni yüzde yüz doyurmayan, bana tam manasıyla şeyleri yapmak, beni kendi gözlerimde küçültüyor… </strong>Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu… Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız?.. Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? <strong>Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak?</strong> Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim. Niçin böyleyim, niçin diğer kadınların farkına bile varmadıkları bir nokta bana ehemmiyetli görünüyor? Bunun üzerinde çok düşündüm. Acaba bende anormal bir taraf mı var, dedim. Hayır, bilakis, belki diğer kadınlardan daha normal olduğum için böyle düşünüyorum. Çünkü hayatım, sırf bir tesadüf eseri olarak, diğer kadınları mukadderatlarını tabii görmeye alıştıran tesirlerden uzak geçti. Babam, ben daha küçükken öldü. Evde annemle ikimiz kaldık. Annem, tabi olmaya, itaat etmeye alışmış olan kadınlığın adeta bir timsaliydi. Hayatta yalnız yürümek itiyadını kaybetmiş, daha doğrusu bu itiyadı asla kazanmamıştı. Yedi yaşında olduğum halde onu ben idare etmeye başladım. Ona ben metanet tavsiye ettim, akıl öğrettim, destek oldum. Böylece erkek tahakkümü görmeden, yani tabii olarak büyüdüm. <strong>Mektepte kız arkadaşlarımın miskinliği, emelleri beni daima tiksindirdi. Hiçbir şeyi, kendimi erkeklere beğendirmek için öğrenmedim. Hiçbir zaman erkeklerin önünde kızarmadım ve onlardan bir iltifat beklemedim. Bu hal beni müthiş bir yalnızlığa mahkum etti.</strong> Kız arkadaşlarım benimle ahbaplık etmeyi ve fikirlerimi kabul etmeyi zevklerine ve rahatlarına aykırı buldular. <strong>Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu. </strong>Erkeklerle de arkadaş olmadım. Aradıkları yumuşak lokmayı bende bulamayınca müsavi kuvvetlerle karşı karşıya gelmektense kaçmayı tercih ettiler. O zaman erkek azminin ve kuvvetinin ne olduğunu gayet iyi anladım; dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakıyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve nahvetli, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir. Bir kere bunları fark ettikten sonra erkekleri sahiden sevebilmem imkansızdı. En hoşuma giden ve birçok hususlarda bana yakın olan adamların bile, küçük vesilelerle, bu kurt dişlerini gösterdiklerini; her ikimize aynı derecede zevk veren beraberliklerden sonra, özür dilemeye, himaye etmeye çalışan, fakat aynı zamanda herhangi bir şekilde muzaffer olduğunu zanneden ahmakça bakışlarla yanıma sokulduklarını gördüm. Halbuki acınacak halde olan, zavallılıkları meydana çıkan onlardı. <em>Hiçbir kadın, ihtiras halindeki bir erkek kadar aciz ve gülünç olamaz.</em></span><i><br /></i><br /><span style="font-family:Times New Roman;">Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali Sf. 100</span> <div><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></p><br /><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">Fotoğraf, fotokritik.com’dan alıntıdır.<o:p></o:p></span></p></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-23166436855697899322009-07-31T17:07:00.005+03:002009-07-31T19:26:01.262+03:00Editörden..<p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><a name="OLE_LINK1"><span style="font-family:Times New Roman;">Başkent Üniversitesi öğrenci lokali kendi halinde okulun genel havasından bağımsız bir küçük köy gibidir. Odaları, sekreteri, hocasıyla bir küçük “bağımsız” alan. Yaptıkları faaliyetlerde birbirlerini destekleyen komşular; seçim zamanları “imece” usulü oylamalar yapar, yılbaşı yaklaştığında toplanıp küçük eğlenceler düzenler… Edebiyat Topluluğu bu küçük köyün “<strong>6</strong> Numara”lı odasının sakinlerinden biriydi. Duvarın kendine ait kısmını şairlerin fotoğrafları, şiirleri, yazılarıyla doldurdu, posterler astı, kütüphanesine dergiler yığdı, şiir arşivi hazırladı. Ama yetmedi. Yazmak, okumak, okutmak için istedikleri bir şey vardı ki sanmıyoruz üniversite hayatında yazıya meraklı olan biri böyle bir şeyi istemesin… Dergi çıkarmak istediler. Olmadı. İzin ve destek çıkmadı. Akıllarına parlak bir fikir geldi, internet dergiciliği denen bir şey vardı, masrafsızdı, kimse laf edemezdi nasılsa… İnternetten pek de anladıkları yoktu, site kuramadılar, basitinden bir blog açtılar, adını “<strong><em>Altı Numara</em></strong>” koydular, ikamet adresleri, duvarlarını genişletmekti amaçları… Blogun okulda duyulması için afiş hazırladılar, afişleri asılmadı. Olsun, dediler. Reklamın sonu yok, facebook grubu açtılar, her yere her fırsatta anlattılar dertlerini. Hatta el baskısı bir küçük örnek bile hazırladılar ama maalesef okulun bürokrasisinin karışık olması sebebiyle yine yetişmedi, topluluğun yönetiminin mezun olma vakti geldi çattı… Buraya kadarmış… <em><strong>Altı Numara</strong></em>, artık bağımsız olmalı. Olmalı ki, devam etmeli. </span></a></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><span style="font-family:Times New Roman;">…</span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><span style="font-family:Times New Roman;"><strong><em>Altı Numara Edebiyat Dergisi,</em></strong> herhangi bir kuruma bağlı olmadan yeni bir yayın hayatına başlayacak, bu eylülde. Web tasarımcısı bir arkadaşımızın emekleriyle, blog değil site ile, daha düzenli, daha resmi, daha bir “dergi” olacak <strong><em>“Altı Numara”.</em></strong> Biz de bir seneyi aşkın emek verdiğimiz & emek verdiğiniz Altı Numara’nın 7 sayısından (eski sayılara ağırlık vererek) bir derleme, özel seçki sayısı çıkardık: <strong>6</strong> öykü, <strong>6</strong> şiir, <strong>6</strong> kitap&yazar eleştirisi ve ek olarak 3 de edebiyat dışı yazı olmak üzere… Eskiyi yad etmek, nostalji yapmak, nerden nereye demek, hüzünlenmek ama en çok da yapabildiklerimizle gururlanmak için…</span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><span style="font-family:Times New Roman;">…</span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;"></span></o:p></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: OLE_LINK1"><span style="font-family:Times New Roman;">İyi okumalar..</span></span></p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;"></span> </p><p style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;">kapak fotoğrafı fotokritik.com'dan alıntıdır..</span></p>Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-928052851060812614.post-71039787051901929342009-05-18T23:21:00.000+03:002009-05-18T23:22:09.781+03:00Başkent Üniversitesi Edebiyat TopluluğuUnknownnoreply@blogger.com0